Sevgili Meslektaşlarım işte beraberlik ve Camiamızın ruhu.
Bunun daha da büyümesi ve çoğalması dileği ile

Her zaman beraberiz...

Lakin cezaların Çoğu adil olmayarak maalesef Assubaylara veriliyor.. Ve ilgili zatali Muhteremin 2 dudağı arasında...
Ama son zamanlarda elbetki bir değişim mevcut...Her türlü konuda..Ama bence birazda kişilerle ilgili bir husus..

Katıksız hapis, oda hapsi, izinsizlik ve ağır hapis gibi cezalar, komutan, disiplin mahkemesi ve askeri mahkemeler tarafından rütbelerine göre askerlere verilen cezalardır. Komutan tarafından verilen katıksız hapis cezası, temel insan haklarına aykırı olduğu için seneler önce kaldırıldı.

Anayasamıza göre, hiç bir türk vatandaşı tabii hakiminden başka hiç bir kimse ve makam tarafından yargılanamaz. Nitekim askeri şahıslar dışında hiç bir türk vatandaşı, tabii hakiminden başka kimse tarafından hapislikle cezalandırılamaz.

Askerliğin özelliği sebebiyle bu cezalandırmanın yapıldığı kabul ediliyor.Çağımızda milletimizin kültür seviyesi yükseldiği için, hukuk tahsili ve tecrübesi olmayan Komutanların hapis cezası verme yetkileri kaldırılarak, tamamen askerlerin tabii hakimlerinden oluşan askeri mahkemelere verilmelidir. Bu durum devletimizin demokratik, laik ve sosyal bir HUKUK devleti olma özelliğine de daha uygundur düşüncesindeyim.

Yürekli bir meslekdaşımızın açtığı dava üzerine AİHM şahsi hürriyetin ancak mahkeme kararı ile kısıtlanacağına hükmetmiş iç hukukumuzu da bağlayan bu hususun hayata geçirilmesini en azından yasada değişiklik yapılıncaya kadar disiplin amirlerinin bu cezayı uygulamaması gerektiğini, karara rağmen bu cezayı alan personel itiraz ederek kaldırılmaması halinde ve emsal karara göre dava açmasını, Emsal karar olduğu için verilecek tazminat eskisinden ağır olacağını belirtmiştik. Aldığımız bilgilere göre şahsi hürriyetin disiplin amirleri tarafından kısıtlanmaması için yasal değişik çalışmalarının sona ermekte olduğu bilgisini aldık. İnsan onuru herşeyin üzerindedir.

İNSAN HAKLARI VE ASKERİ DİSİPLİN. (Lütfen sabırla Okuyunuz)
Anayasa mahkemesi kararlarındaki askeri etkinin en açık ifadesini çeşitli tarihlerde askeri disiplin ve kişilerin bazı temel hakları ile ilgili olarak takındığı tutumda görmek mümkündür. Katıksız hapis cezası üzerine 1965'te verilen karar bu durumun çarpıcı bir örneğidir. (Esas no: 1963/57, Karar no: 1965/65 ve 27.12.1965 günlü karar)
AP Cumhuriyet senatosu ve millet meclisi gruplarınca açılan davada 1632 s.lı askeri ceza yasasında yer alan katıksız hapis cezasına ilişkin hükümlerin 1961 anayasasındaki kişi dokunulmazlığı ile ilgili düzenlemeye aykırı olduğu için iptali istenmektedir. Yasadaki açıklamaya göre, katıksız hapis cezasında mahkuma bir katı minder ve gıda olarak yalnız su ve payına düşen ekmek verilmekte, hapsin dördüncü, sekizinci, onikinci günleriyle bundan sonra mahkumiyet müddetince her üç günde bir, mahkum sağlık nedeniyle yerinden kaldırılarak infaz tamamlanmaktadır. Yüzbaşı ve daha yukarı rütbelerdeki komutanlar ile MSBakanı tarafından verilen katıksız hapis cezalarında 3.5.7 ve 14 günde kadar yetki bulunmaktadır. Askerliğe ilişkin cezalarda ve cezalandırmalarda değişik yönler ve tutumlar bulunmasını doğal karşılayan ve bunların askerlik gerçeklerinden soyutlanarak incelenmesini isabetli bulmayan anayasa mahkemesi 'katıksız hapsin askerliğe özgü bir ceza olduğuna karar vermiştir.' (Askerlerin insan olmadığı gibi bir sonuç çıkıyor ya neyse...) Anayasa mahkemesi kararında açıklanan görüşler, insan hakları açısından düşündürücüdür.
(söz konusu kararı olduğu gibi aşağıya aktarıyorum. Şahsen ben, bir insan olarak, okurken hicap duydum.)
'Kanun katıksız hapis cezasının getireceği acının aşırı bir dereceyi bulmasını ve cezalandırma yetkisinin kötüye kullanılmasını önlemek için gerekli her tedbiri öngörmüş durumdadır. İlgilinin aralarında bir takım hissi çatışmalar bulunması muhtemel en yakın amirlerine ceza verme yetkisi tanınmamıştır. (Mazerete bak ya hu') Yetki yüzbaşıdan başlamakta ve o da üç günden ibaret bulunmaktadır. (Yüzbaşı ilçe J.Komutanı ise, vay o personelin haline. Çünkü İlçe J.K. kadrosu genellikle yüzbaşıdan başlıyor.) Ceza ancak sıhhati elverişli olanlara verilebilir ve cezaevinde değil hapis odasında çektirilir; yahut oda hapsiyle değiştirilir. Katıksız hapis hekim gözetimi altında çektirilen belki tek cezadır. (Lütfettin!) Nihayet, halkının büyük çoğunluğunun, ne yazık ki başlıca gıdasını ekmek teşkil eden bir ülkede bir cezalının üç gün yalnız bu gıda ile yetinmek zorunda bırakılmasını eziyet ve işkence saymak gerçekçi bir görüş ve anlayış olamaz. (Gerçekçi görüş ve anlayışınızı seveyim sizin.) Ahlakça çeşitli kimseleri içinde barındırmak zorunda bulunan asker ocağından, bir takım ağır askerlik hizmetlerinden ayrılabilmek için hapse girme yollarını arayacakların ve oda hapsini nimet sayabileceklerin çıkabileceğini ve bu gibileri ancak katıksız hapsin yola getireceğini de göz önünde tutmak gerekir. (Bu son cümle kesinlikle bir subay ağzından çıkmıştır, kalıbımı basarım.) Katıksız hapsin insan haysiyetiyle bağdaşıp bağdaşmayacağı sorununa gelince: İnsan haysiyeti kavramı, insanın ne durumda, hangi şartlar altında bulunursa bulunsun sırf insan oluşunun kazandırdığı değerin tanınmasını ve sayılmasını anlatır. Bu öyle bir davranış çizgisidir ki ondan aşağı düşünce, yapılan muamele, insanı insan olmaktan çıkarır. (Yani velev ki disiplini bozdun, insanlıktan çıktın!) İnsan haysiyeti kavramını toplumların kendi görenek ve geleneklerine ve topluluk kurallarına göre insanın, saygıya değer olabilmesi için onda bulunmasını zorunlu gördükleri niteliklerle karıştırmamak gereklidir. Bu kavramın gelişmesi ve yerleşmesi çok uzun bir zaman almış, prangabentlik, teşhir, dayak gibi cezaların kaldırılması bu sayede mümkün olabilmiştir. Katıksız hapis, insan haysiyeti kavramına göre ölçüye vuruldukta, cezaevinde değil bir odada sağlık şartları altında gizlice ve tek başına çekilen, küçük düşürücü niteliği bulunmayan ve cezaevlerindeki olağan yeyip içme disiplinin kısa süreler için biraz daha daraltılmasından ileri gitmeyen böyle bir cezanın sırf insan olma değerinin hak ettiğinden daha aşağı bir davranış sayılamayacağı kolayca kendini gösterir.
Tabii olarak hemen şu soru akla geliyor: Bu ceza er, erbaş ve assubaylara verilebiliyor. İnsanlıktan çıkartacak derecede disiplinsiz davranışlar, subaylarda görülemez mi? Hiç görülmedi mi? Onlara neden bu ceza verilemiyor? Sadece bu karar bile Anayasa mahkemesinin cemaziyül evvelinden bu yana, postal gölgesinden kurtulamadığının ibretlik bir vesikasıdır.

Çok güzel yorumlanmış katıksız hapis cezası.ahakanerene teşekkürler.Zaten bu barbarlığı,insanlık dışılığı nedeniylede yeni Merbut Cetvelde bu ceza kaldırılmıştı.Ben hiç bir Tsk rütbelisinin bu cezayı hakedeceğine inanmıyorum.Ne mutluyumki bir personelci olarakta böyle bir ceza kararı ne gördüm, nede yazdım.

Tabi yine hakim kararı olmadan disiplin amiri tarafından verilen hürriyeti bağlayıcı Oda hapsi ve Göz Hapsi cezalarınında sonu yaklaştı.Bu cezaların,disipline etmeye hizmet etmediği,tamamen keyfi ve ego tatminini sağlayan cezalar olduğu ortadadır.3-4 kere hakkında suç dosyası düzenlenen bir personel KYOK alıyor,beraat ediyor.Ama aynı suçlar disiplin tecavüzü olarak değerlendirildiğinde kafadan hapis cezalarını alıyor.İşte Mahkeme farkı bu.

Şimdilik takipteyim.