MESAJ PANOSU

Mesaj Defterine Yazın


savaş    06 Ocak 2009 11:10
Değerli Meslektaşlarım,

Banka promosyonu için TEMAD daha ne bekliyor, bana gelen banka mesajını aynen aktarıyorum ; oyak'a ait ödeme ve tahsilat işlemlerinizi iş bankası aracılığıyla yapın özel avantaj ve ayrıcalıktan yararlanın başvuru tüm şubeler...

İbrahim    06 Ocak 2009 09:46
Gözümüz aydın!
http://www.takvim.com.tr/gnb102.html

yasarcakan    06 Ocak 2009 03:05
İşte israilin gazzede uyguladığı katliamın görüntüleri.
[URL=http://www.aktifhaber.com/news_detail.p hp?id=200582]http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=20 0582[/URL]

Halil ERGENLİ    05 Ocak 2009 22:05
Sayın ÜNLÜTÜRK'ün dilekleri bu sitenin mudavimi olan herkesin ortak dilekleridir. Ancak bu dileklere ulaşmak için somut öneri ve katılımlara ihtiyaç olduğu da bir gerçektir.
Site yönetimine önerim bu konuda bir forum başlığı açarak önerileri ve beklentileri belirleyerek gelişim ve değişim sağlamalarıdır.
SAYGILARIMLA.

HARUN KURUOĞLU    05 Ocak 2009 20:27
Sitemizle ilgili Sayın Doğan ÜNLÜTÜRK meslektaşımın önerilerine katılıyor ve bu konuda kendilerini destekliyorum.Saygılarımla.

doğan ünlütürk    05 Ocak 2009 20:08
SİTE YÖNETİMİNE BAZI ÖNERİLER...

1.Sitemizin içeriğini zenginleştirmenin çareleri aranmalı.
2.Sorunlarımızı dar bir kadroyla kısır çekişmeler şeklinde değil, geniş katılımlı üretken yaklaşımlarla çözüm arayalım.
3.Dar alanda kısa paslaşmalarla sonuca gidilemez,sorunları daha geniş kitlelere ulaştıracak yöntemler bulmalıyız.Bu da sitenin içeriğinin çeşitliliğini artırıp insanlara ,tanıtıp ilgi çekecek yollar aranmalı.
5.Aksi taktirde mevcut çerçeve içinde boğuşur dururuz,ilerleme kaydedemeyiz.
6.Site ziyaret rakamlarına aldanmamak lazım,her ziyaret farklı şahıs değildir.
7.Sorunlarımızı ne kadar çok insana ulaştırırsak o kadar çok avantaj sağlarız.
8.Sitenin içeriğini zenginleştirirken ,asıl konuların (Assubay hak ve sorunları)uzağına düşmemek lazım.Bu konuların değerlendirilmesinde yarar olduğu kanaatindeyim.
SAYGILARIMLA...
Yönetici yorumu Yönetici yorumu:
Sn.Ünlütürk bu site hepimizin somut tüm önerilerinizin değerlendirileceğinden emin olabilirsiniz. Bu konuda her arkadaşımız site yönetimine yazabilir ve yardımcı olabilir. Saygılarımızla

Ramazan TEKELİ    05 Ocak 2009 18:45
ORTAYA ÇIKAN 6 MİLYON YENİ SEÇMENLE TARTIŞMALARA NEDEN OLAN SEÇMEN LİSTELERİ,BU GÜN YENİDEN MUHTARLIKLARDA ASKIYA ÇIKTI.

ANKARA - Yüksek Seçim Kurulu büyük tartışma yaratan seçmen kütükleri yarın askıya çıkıyor. Türkiye İstatistik Kurumundan alınan adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre oluşturulan kütükler, 30 Ocaka kadar askıda kalacak. Vatandaşların muhtarlıklarda askıya çıkacak olan listeleri inceleyerek gördükleri yanlışlıklara itiraz etmeleri sağlıklı bir seçim yapılması için büyük önem taşıyor.

YSKnın Seçmen Kütüğünün Güncelleştirilmesi Usul ve Esaslarını Gösterir Genelgesi dünkü Resmi Gazetede yayımlandı.

Listelere yazılmak veya seçmenlik durumunu oy kullanabilir duruma getirebilmek için ilgili ilçe seçim kurulu başkanlıklarına başvurmaları gerekenler şöyle sıralanıyor:

* Seçmen olduğu halde, listede ismi bulunmayanlar.

* Başka bir mahalleye taşınanlar.

* Öğrenim gördükleri yerlerde oy kullanmak isteyen öğrenciler.

* Listede kendisine ait kimlik ve adres bilgilerinde yanlışlık veya eksiklik bulunanlar.

* Askerlikten terhis olanlar.

* Kamu hizmetlerinden yasaklılık süresi bitenler.

DEĞİŞİKLİKLERİN İŞLENMESİ

Listelerinin askıdan indirilmesinden sonra seçmenlerden ölmüş olanlar ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılanlar Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğünce listelerden silinecek.

Seçmen niteliğini taşıyan ve askerde bulunan kişilere ilişkin bilgiler, Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğünce Milli Savunma Bakanlığı Asker Alma Daire Başkanlığından topluca alınacak ve bu kişilere ait seçmen kütüğündeki Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğünce dondurulacak. Askerliği nedeniyle kayıtları dondurulmuş olanlardan terhis olanların kayıtları ise Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğünce oy kullanabilir hale getirilecek.

SON GÜN 30 OCAK

Muhtarlık bölgesi askı listelerine, seçmenler ve siyasi partiler askı süresi içinde itiraz edebilecek.

Muhtarlık bölgesi askı listelerinde 5 Ocak 2009 ile 30 Ocak 2009 tarihleri arasında gerçekleşen tüm değişiklikler (yerleşim yeri, kimlik bilgisi, vatandaşlık durumu gibi olay bilgisi, adresi değişenler) ve askı süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine ilçe seçim kurulu başkanının kararı ile listeden çıkarılmalarına ve kayıtlarının dondurulmasına karar verilen seçmenlere ait bilgi değişikliği listeleri ayrı ayrı düzenlenerek o ilçede teşkilatı bulunan ve seçime katılan siyasi parti ilçe başkanlıklarına alındı belgesi karşılığında verilecek.

PARTLERİN İTİRAZI

Siyasi partiler, kendilerine verilen listelere karşı 5 Şubat 2009 Perşembe günü akşamına kadar itirazda bulunulabilecek. Yapılan itirazlar ilçe seçim kurulu başkanı tarafından değerlendirilerek kesin olarak karara bağlanacak ve talepleri halinde sonuç siyasi partiye bildirilecek ya da tebliğ edilecek.

İTİRAZA RAĞMEN YAZILMAYANLAR

İtiraz süresi içinde başvurduğu halde listeye adı kaydedilmeyenler ilçe seçim kuruluna başvurarak alacakları bir yazıyla listeye dahil edilecek ve oyunu kullanabilecek.

Osman Ada    05 Ocak 2009 17:11
Selçuk bey haklı,biz herşeyi basından arkadaşlarımızdan öğreniyoruz.TEMAD bize taleplerinizden kesinlikle taviz verilemiyecek taahhüdünde bile bulunamıyor.Bulunamaz çünki bir balon olan Sn.Akman'ın teklifinde (henüz teklif bile ortada yok Genelkurmay'dan görüş bekleniyormuş, Genelkurmay olur derse zaten kendi teklif eder ) 9/1 konusu korunmuştur. Taşın altında canımız çıkıyor, yaptıklarımız görülmüyor mu daha ne yapalım? Söylem değil ses getirecek ,aylar sürecek eylem bekliyoruz .Biz hazırız temad hazır mı onu bildirsinler?

SELÇUK İÇER    05 Ocak 2009 14:11
EL AYAK MI KALDI?

Sayın ERTEN, biz vücudumuzu ruhumuzu canımızı taşın altına zaten koyduk bu dava uğruna.Sitenin düzenlediği Faks mail kampanyalarıyla ilgililere sesimizi duyurmak için zaman mefhumu tanımadan uğraş ve emek verdik.Yasal temsilcimiz TEMAD bu kampanyaya değişik formatla kerhen katıldı.Teşekkür yazısını dahi yayınlamadı.Hani taş hani el,BİRLİK,BERABERLİK?

Değerli Kardeşim ERTEN,sorunlar kronikleşmiş emekli Assubay'lar yılmış, mağdur,çaresizlik,umutsuzluk,endişe hat safhada;açlık sınırı malüm.Bu olumsuz hava şartlarında yağan karın altında pazarcılık,işportacılık vs işlerle uğraşan E.Assubay'lar 3 kuruş para kazanma derdindeyken TEMAD ne yapıyor?Hala randevu işleriyle mi meşgul?

Kadın kolları Huzurevleri ziyaretiyle vakit geçiriyor, çıksınlar semt pazarlarını dolaşsınlar E.Assubay ve eşlerini meyve sebze dantel,oya don gömlek,atkı,eldiven satarken ziyaret edip tezgahın önünde resim çektirip Temad ana sayfasında yayınlasınlar.Bu işler kokteyl,balo caz dans işleriyle olmuyor maalesef.

Taş çok büyük ve ağır,bizim elle falan kımıldayacak gibi değil.Bu malüm söylemlerle daha ne kadar idare edeceğiz toplumu oyalayacağız?Yazıktır, günahtır,sivil askeri yetkililer zaten bizi sürekli,aldatıyor, oyalıyor,kandırıyor,bizler de birbirimizi kandırmayalım taşla, elle, kolla.Saygılar ve sevgiler..

Selçuk İÇER
E.Asb.976-26

Cengiz ERTEN    05 Ocak 2009 12:47
Saygıdeğer Meslektaşlarım;
Yapılan açıklamalardan görünen tablo; " Bizim bizden başka dostumuz da düşmanımız da yok ".Haksızlıklara karşı TEK SES,TEK YÜREK ve TEK VÜCUT olmak zorundayız.Bunun çatısı da TEMAD'dır.Hepimize görev düşüyor ve herkes elini taşın altına sokmak zorundadır.Şu anki Yönetim kendi üzerine düşenin bilincindedir.
Planlı,proğramlı ve bir disiplin içerisinde yapılacak eylemlere katılmak zorundayız.
Belki de hayatımızda ilk kez kendimiz ve zümremiz için LÜTFEN TAŞIN ALTINA ELİMİZİ SOKALIM.Gösterelim hakkımızı vermeyenlere bizim kim olduğumuzu ve istedikten sonra neler yapabileceğimizi...
Davamız Assubay Onur Mücadelesidir ve ben Assubayım diyen herkes bu davanın bir neferidir.Yasal ve tek temsilcimiz TEMAD önderliğinde herkes bu mücadeleye katılmalıdır.Biliyorsunuz ki HAK VERİLMEZ ALINIR...Ve biz de almasını biliyoruz.....
En İçten Saygılarımla.....
[B]null[/B][B]null[/B]

Cengiz ERTEN    05 Ocak 2009 12:09
Saygıdeğer Meslektaşlarım;
Sabah gazetesinden bir yazı sanırım ilginizi çeker...
Saygılarımla.....

http://www.sabah.com.tr /haber,1E83F104E3C64DD0B95E1C0F22020D27.html

mehmet burkay    05 Ocak 2009 11:17
ASSUBAYLAR KIRIMA UĞRAMIŞLARDIR


Astsubay'lar geçen uzun bir süreç içinde ekonomik yönden mağdur edilerek KIRIMA UĞRATILMIŞLARDIR. Bu süreçte Astsubay'ların bu duruma gelmesinde, Genel Kurmay Başkanlığı'nın ve Milli Savunma Bakanlığı'nın önemli bir payı bulunmaktadır.
Ülkesinin bölünmez bütünlüğüne, Atatürk'ün emanet ettiği Demokratik ve Laik Cumhuriyet'e gönül vermiş, her türlü fedakarlığı üstlenmiş Astsubay'ların, mesleğe alınırken gerek meslekteki görev süresince, gerekse de emeklilikleri döneminde, onlara sağlıklı bir yaşam koşullarını yaratmak kimlerin görevleri olabilir. Kendi personelini özel yasalar içine hapsedenlerin, o yasaları da günün şartlarına göre geliştirip, personeline uygun yaşam koşullarını sağlamakla mükellef olması gerekmez mi? O halde Astsubay'ların Özlük Hakları'nın verilmemesi noktasında ya bir ihmal ya da, bir kasıt olabilir mi dersiniz? Nerede kaldı amirin koruyucu ve kollayıcılığı. Nerede kaldı omuzunda sorumluluk taşıyanlar. Nerede kaldı Astsubay'ların o makus kaderi.
Tıpkı T.B.M.M. de Astsubay'ların Hakları görüşülürken iki ellerini birden kaldırarak ret eden siyasilerce
2007 genel seçimlerinde, seçimden önce etik olmaz seçimden sonra Astsubay'ların Özlük Hakları'nı vereceğiz denilerek verilen sözleri yerine getirmeyenlerce
Genel Kurmay Başkanlığı'nın tamam, Milli Savunma Bakanlığı'nın tamam, Başbakan'ın bile tamam diyerek, adeta yüzümüze gülümsenip, arkamızdan kendi bildiklerini yapmaya direnenlerce
1/4' ün T.B.M.M. de kabulünden bir gün sonra tekrar geri alanlarca
Astsubay'ların OYAK'taki haklarına el koyanlarca ASTSUBAY'LAR KIRIMA UĞRATILMIŞTIR.
Ayrıca ASSUBAY'LAR, temsil ettikleri T.S.K' nin onur ve şerefine leke getirmemek, ASSUBAY'LIĞIN da onur şerefi adına, her geçen gün kendilerini ekonomik olarak ezen bu düşünce ve davranışa, bu güne kadar sessiz kalarak ne yazık ki, bir defa daha KIRIMA UĞRAMIŞLARDIR.

T.S.K.'de Astsubay'lar üzerinde yapılan bu haksızlıklardan anlaşılacağı gibi, hakların adaletli ve hakkaniyetle paylaşılamadığı, ne yazık ki açıkça görülmektedir. Türkiye Emekli Astsubay'lar Derneği Genel Merkezi'mizce bu güne kadar yapılan ASSUBAY'LARIN HAKLARI'NI ARAMA çaba ve gayretleri sonucunda olumlu bir sonuca ulaşılmaması, Genelkurmay Başkanlığı'nın ve Milli Savunma Bakanlığı'nın Astsubay'lara ne kadar önem verdiğinin ciddiyetini de bir defa daha açıkça ortaya koymaktadır.
Özgürlüğümüzü elimizden alanların, ekonomik imkanlarımızı daraltanların, çocuklarımızın geleceğini karartanların, haklarımızın verilmesini engelleyenlerin, bu güne kadar göstermiş oldukları haksız dirençleri ile ASSUBAY'LAR KIRIMA UĞRATMIŞLARDIR. Saygı ve sevgilerimle...
Mehmet burkay

Mesut MAVITUNA    05 Ocak 2009 06:41
Kissadan hisse bir hikaye

YÜK VE YOL

Hamalsan iki şey önemli oluyor senin için: Yük ve yol...
Ancak sırtına aldığın yükle bu mesafeyi aşabilirsen, ücret mevzu bahis oluyor.
Aksi olursa, cereme çekiyorsun!
Bunu düşünüyordum. Yanımdaki hamalla yola çıktık.
İhtiyardı Kendinden büyük bir yük almıştı.
Benim sırtımda ise birkaç bavul vardı sadece, onunkinin çeyreği...
Diyordum ki içimden Çok gitmeden kıvrılırsa titreyen bacakları, yüklenirim sırtındaki yükün yarısını!..
"Nitekim, çok geçmeden dedi ki: Mola vakti, gel biraz dinlenelim!...
Ne molası, dedim ona hayretle, ben daha terlemedim!. .
Sözüme aldırmadı, Durdu, cöktü ve salarken yükünün ipini Hadi Sen de dinlen dedi.
Benim canım sıkılmıştı bu işe, Genç olduğumu, ondan kuvvetli olduğumu, bunun gibi bir bunakla yola çıkmamın ne büyük hata olduğunu düşünüyordum.
O ihtiyar, birbacağını azıcık uzatmış halde sessizce dinleniyorken, ben huzursuz bir şekilde ayakta dolanıyordum.
Bir saat kadar sonra yine durdu, oturdu, dinlendi.
Ben kızgınlıkla dolandım etrafında...
Yükünü indirip sen de dinlen, demesine aldırmadım, ona daha çok kızdım...
Sonra yine durdu.
Bana da "dinlenmemi" söyledi yine ama dinlenmedim.
Yarım saat sonra "dinlenelim mi" diye sordu, aksi aksi başımı salladım...
Kaçıncı molasıydı hatırlamıyorum, birden bire dizlerimin bağı çözüldü. Kafamın içinde uçuşan kara kara sinekler sustu, çöküp kaldım.
Kayış kolumdan çıktı, sırtımdaki bavullar kaydı. Ne kadar zaman geçtiğini fark etmedim.
Uyumuştum da uyandım mı, yoksa bayılmıştım da ayıldım mı anlamadım...
Baktım kendi kocaman yükünün üzerine benim bavullarımı da bağlamıştı.
Küçük tasına birazcık su koyup dudağıma dayadı, içtim.
Sonra koluma girerek, "Hadi kalk, dedi.
Bana yaslan, Ağır ağır gider ve bir süre sonra gene dinleniriz." Dediğini yaptım.
Omzundan güç aldım, ama asıl anlattıkları iyi geldi bana. "Ben yılların hamalıyım, dedi.
Nice pehlivan yapılı adamlar gördüm.
Çoğu, dinlenmek istemediklerinden
yükleriyle birlikte kendilerini de toprağa serdi sonunda...
Yolda gördüğümüz saçılmış kuru kemiklerin çoğu, anlattığım bu insanlara
ait...
Halbuki bir yükü "taşımak" bizim işimiz, "altında ezilmek" değil!..
Unutma ki bir yük taşıdıkça ağırlaşır.
Dinlenerek sen yükünü hafifletiyorsun!
Belki günün birinde hamallığın şekli değişir. Belki o günleri ben göremem.
Ama sen kavuşursan o zamanlara, aman ha, kafanın içinde de sakın yük taşıma...
Akşamları bırak ve hafifle...
Sabah dinlenmiş olarak yeniden tekrar taşırsın yükünü.
Bizim işimiz, bugünü yarına taşımak, bugünün altında yok olmak değil. Çünkü , yarınlarda bizi bekleyenler var, taşıdıklarımızı bekleyenler var...
Gerçek şu ki, hepimiz şu hayatın hamallarıyız..
Yüklerimizi en doğru şekilde taşımak ve hayatın altında ezilmemek dileklerimle....

ÖZCAN ÖZTÜRK    05 Ocak 2009 00:22
ARKADAŞLAR BEN HALA ASSUBAYLARIN HAKLARINDA BİR DEĞİŞİKLİK OLACAĞINI SANMIYORUM.NEDEN ÇÜNKÜ HİÇ KİMSE İPLERİ EMRİNDE ÇALIŞANLARA BIRAKMAZ.SUBAYLAR TAYİN ÇIKTIĞINDA ÇANTASINI ALIR GİDER BİZ TORNAVİDA PENSE SAYMAYA DEVAM EDERİZ.HANGİ BİR SUBAYDA ZİMMET SORUMLULUĞU VAR?ÇÜNKÜ ÖNCEDEN VARDI FAKAT BAKTILAR ZİMMETTEN MAHKEMELİK OLUYORLAR SONRADA KURMAYLIK ÖNÜ KESİLİYOR.EN SONUNDA TÜM ZİMMET SORUMLULUĞUNU ÜZERLERİNDEN ALDILAR.NEYMİŞ EĞİTİME ZAMAN AYIRAMIYOLARMIŞ FALAN FİLAN.ONUN İÇİN ASSUBAY NE DOKTOR,HAKİM,SAVCI,PİLOT VS OLAMAZ.ÇÜNKÜ ZİHNİYET BÖYLE.LOJMAN PROBLEMİ AYRI BİR DERT.BİZ FAZLALIK OLMAMIZA RAĞMEN BİZE DÜŞEN PAY %40.YEMEĞİ PİŞİREN BİZLER TADINA BAKAN BAŞKALRI.FAKAT YENİ NESİL BİRAZ AKILLI OLURSA BELKİ BİRŞEYLER OLUR ÜMİDİNDEYİM.

aslan81(m.ayan)    05 Ocak 2009 00:22
Bu düzenleme sadece ve sadece kadrolardaki yetersizlik nedeniyle tim, ks,tk k.lığı seviyesinde personel yetersizliğinden subaylar tarafından düşünülmüş bir olaydır bu sayede bşçvş.ve kd bşçvş,a yükselmeyi azaltıp yukardaki yığılmayı azaltmaktır gaye, bizim kh.larda görev yapmamızı bile hazmedemiyorlar ... Hak mak yok, bunlar bahane kadrodan anlıyanlar bunun açılımını yapar,yazık biz ne bekliyoruz, bunlar ne yapıyor; mesele emekli olmamızı engelleyip daha fazla sömürmek albaylara erken bize geç, öyle ya biz .... olursak s.... vuran çok olur;uyu sevgili Temad'ım uyu makamın var, araban var,odan da var, git gel emir al,el etek öp nereye kadar; yeter.Bizi ne gördükleri memleketimden belli, kimse oralı buralı yazmasın biz haklarımız alınana dek yunanlıyız, saygılar...

Osman Ada    05 Ocak 2009 00:01
Değerli Meslekdaşlarım,

Kusura bakmayın ama ben bu Sn.Cengiz Erten'in mesajı ile başlayan polemiklerden sıkıldım,ne demişler biz kırk kişiyiz birbirimizi biliriz.Sn.Erten size Sn.Savcı artık yanıt vermem dediğine göre ben bir konuyu açıklayayım; sizi istifaya devet eden olmadı, görevinizin gerektirdiği davranışı gösterin bayram değil seyran değil, bu tartışmayı siz neden başlattınız, gündem değiştirmeyi mi amaçladınız?

Eskiden bunu Temad sitesinde sanallar yapardı.Herşeyden önce siz Temad denetleme kurulundasınız ,sizin yapmanız gereken eleştirmek değil eleştiriye tahammül edip gereğini yapmaktır. Yazdıklarınızı ben denetim üyesi sıfatı ile yazmadım diyorsunuz ama savunmalarınız ve hedefleriniz bunu yalanlıyor.Kişisel görüşünüz olsa bile bu sizi haklı göstermiyor.Hemen hemen herkez seçimler yapıldıktan sonra sonuca saygı duymalıyız dediğine göre, siz hala yok şöyle, yok böyle oldu diyerek yarayı kaşımayın. Bunun kimseye faydası yok, herkes anlayacağını anladı, lütfen sona erdirelim.

osman_ada35@mynet.com
Yönetici yorumu Yönetici yorumu:
Sn.Meslekdaşlarımız üyelerimizden aldığımız mesajlarda bu konunun anlaşıldığını ve sonuçlanmasını istedikleri yönündedir. Bilgilerinize

UFUK ÖZTÜRK    04 Ocak 2009 23:35
SEVGİLİ ARKADAŞLARIM

YAZILAN YAZILARI KİMSE ORAYA BURAYA ÇEKMESİN . KİMSE BURADA ONA BUNA HAKARET ETMEK , BİRİLERİNİ KÜÇÜK DÜŞÜRMEK , İÇİN YAZI YAZMIYOR . BİRİLERİNİN ELİNE MALZEME VERMEK, BİRİLERİNİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK İÇİN DE YAZI YAZMIYOR. HER ŞEY ORTADA GÖRMEMEK İÇİN KÖR OLMAK LAZIM, YANİ GÖZ GÖRE, GÖRE HER ŞEYİ TOZ PEMBE Mİ GÖSTERELİM?

ARKADAŞ YAZMIŞ " EFENDİM YÖNETİM SEÇİLELİ DAHA BİR /BİR BUÇUK AY OLDU NE İSTİYORSUNUZ " FALAN FİLAN. EEE KARDEŞİM SORMAZLAR MI BUNDAN ÖNCEKİ TEMAD YÖNETİMİ KİM Dİ DİYE.
BİRÇOK İŞ YAPTIK DİYOR, YANİ HAKLARIMIZI ALDINIZ DA BİZ Mİ GÖRMÜYORUZ VEYA BAŞKA BİR ASTSUBAY CAMİASI MI VAR?

ASLINDA SÖYLEYECEKLERİM ÇOK AMA KISACA ŞUNU BELİRTEYİM.
BU BENİM KENDİ FİKRİM, KENDİ ÖNGÖRÜM .
BENCE TEMAD İŞLEVİNİ YİTİRMİŞTİR. BENCE TEMAD BİR AN ÖNCE KENDİNİ LAĞV ETMELİDİR. BENCE TEMAD TÜZÜĞÜNÜN DIŞINDA HAREKET EDİYOR GİBİ DÜŞÜNCEYE SAHİP OLANLAR OLABİLİR . BENCE BİRİLERİNİN BU HOŞUNA GİTMİYOR OLABİLİR. (AÇIKLAMA: TEMAD EMEKLİLER İÇİN KURULMUŞ, ÇALIŞANLAR İÇİN DEĞİL &VS) BENCE TEMAD BİR AN ÖNCE YENİDEN YAPILANMAYA GİTMELİ TÜZÜĞÜNÜ BAŞTAN AŞAĞI GÖZDEN GEÇİRMELİDİR.
FAZLA BİRŞEY YAZMAK İSTEMİYORUM YANLIŞ ANLAŞILIYOR VE BOŞUNA DA YAZMIYORUM ,BİRİLERİ BELKİ BİRŞEY ANLAR.. AMACIM TEMAD'I KÖTÜLEMEK, YERMEK DEĞİL TEMAD'IN ADI BİLE YETER, YETER Kİ İYİ YÖNETİLSİN.
KANUN TEKLİFİNE GELİNCE İNŞALLAH BÜTÜN ASSUBAYLARI SUBAY YAPARLAR DA HERKES KURTULUR. YANİ 1/4' ÜNÜ VERMEK BU KADAR ZOR MU?

hatice    04 Ocak 2009 23:07
Bugün gazetesindeki haber dogru ise, rütbe bekleme süreleri arttığından tsk tazminat puanları ile, ek gösterge rakamları da artmalıdır...kd.bçvş. ve 2kad.kd.bçvş.lar için...ayrıca 1'in 4'ü de verilebilir diye değerlendiriyorum.

abdullah ektik    04 Ocak 2009 22:24
http://www.emekli assubaylar.org
SABAH GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ SAYIN ERGUN BABAHAN'A BİZLERE VERDİĞİ TARİHİ SÜRMANŞET GÖREVİ DOLAYISIYLA BUNDAN SONRAKİ
HAYATINDA VE ÇALIŞMALARINDA
BAŞARILAR DİLERİM.

yasarcakan    04 Ocak 2009 21:39
Değerli meslektaşlarım,
Milli Savunma Komisyonu Sözcüsü Çankırı milletvekili Sayın Dr.Nurettin AKMANa yazdığım e-postayı sizinle paylaşmak istiyorum.saygılar bizden&1983-KKK

Konu: Assubay özlük hakları konusunda ki tutumunuz
Kimden: yaşar çakan (&..com)
Gönderme tarihi: 04 Ocak 2009 Pazar 21:10:50
Kime: dr.Nurettin akaman (nurettinakman@akparti.org.tr)

Sayın AKMAN,
Öncelikle en içten saygı ve selamlarımı sunuyorum.Ben halen ÇANKIRIda ikamet eden bir Emekli Assubayım.Siz ÇANKIRI milletvekili olarak mecliste olan,asker kökenli bir milletvekilisiniz.Bizim halimizden en iyi sizin anlayacağınızı da biliyorum.TEMAD 12.Olağan kongresinde yaptığınız ve sitenizde de yayınladığınız konuşmanızı size hatırlatmak isterim.Konuşma metni aşağıdadır.Aramızdan gelen biri olarak lütfen sorunlarımızı çözünüz. Meslektaşlarımın şahsınıza gönderdiği binlerce e-maile bir kısa cevap bile yazmadınız.Ben aranızdan gelen birisiyim diyen asker kökenli bir millet vekili bir cevap metni bile yazmazsa,Sayın MSB ise bizleri kaale bile almaz.Almıyor da..Yoksa siz,bir Öğretmen Subay olarak yaptığınız göreviniz de bizleri tanımadınız mı?Yoksa göreviniz esnasında bizi hiç sevmediniz mi?

Sayın AKMAN,
Bizi zaten Sayın MSB sevmiyor.Yasa yapma görevini bizlere GK Bşk.lığını adres göstererek devrettiğini kendisi bir nevi ilan etti.Şahsım adına kendisini ben de hiç sevmiyorum.Kendisini seven meslektaşımın olduğu zannetmiyorum.Bizi sevmeyenlerin kervanına sizin de katıldığını düşünmek istemiyorum.Yıllarca özlük hakları konusunda ihmale uğramış bir camianın vebali MS komisyon Sözcüsü ve asker kökenli biri olarak sizin üzerinizdedir.Bu durumdan kurtulmak için siz de Sayın MSBnın yaptığı gibi GK Bşk.lığını adres göstererek bana ne  diyebilirsiniz.Sayın Bakan kendisine yakışanı yapmıştır.Sizi de kendinize YAKIŞANI yapmaya,yani her türlü engellemelere(varsa) karşı,özlük haklarımızı düzeltmeye davet ediyorum.Bizler ağızlarımıza bir parmak bal sürülecek bir camia değiliz.İki yıllık Albaylara kadrosuzluk tazminatı verileceğine dair yasa meclisten beş dakikada çıkarıldı.Siz subayların arasından çıktığınızı beş dakikada ispat ettiniz.Ama aradan aylar geçtiği halde camiamıza ne bir cevap verdiniz.Ne de komisyonunuza gelen bir kanunla bizlerin de(profesyonel bir asker kökenli olarak) arasından çıkarak meclise gittiğinizi hatırladınız.Size kırgınım/kırgınız. Yasaların,Millet iradesini temsil eden TBMM çatısı altında çıkarılması dileğiyle...
Saygılar bizden&

Yaşar Çakan
Emekli Asb.
Adres:Cumhuriyet M&&.18100/ÇANKIRI
Tel: 0542&&..

TEMAD 12.Olağan Kongrede Yaptığınız Konuşma metni
Değerli meslektaşlarım; ben sizin aranızdan gelen birisiyim. Bugün sizlerle beraber olmaktan mutluluk duyuyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerimizde geçmişte yapmış olduğum 25 yıllık hizmetten onur duyuyorum. Milletvekili seçildikten sonra beni ilk ziyaret eden meslektaşlarım olmuştur. Bugün sizlerin problemlerine sahip çıkmak benim açımdan en ulvi görevdir.

Özlük haklarınızın iyileştirilmesi noktasında 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda değişiklik yapılarak en az lise veya dengi okul mezunu astsubaylarımızın 2 yıllık yüksek okul mezunu kabul edilerek haklarında emeklilik intibaklarının EK 8-A cetvele göre yapılması ve EK 8-A Cetvele 1/4 Karşılığı 1500 gösterge eklenmesi hususundaki kanun teklifim Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığımızca incelenmektedir.

İncelemeler sonucu TBMM Genel Kuruluna gelecek olan bu teklifle ilgi olarak Sn. Başbakanımızın, Genelkurmay Başkanımızın ve Milli Savunma Bakanımızın da yakinen ilgilendiğini belirten Dr. AKMAN  2 ay önce Sn. Başbakanımız ile TEMAD heyetini Başbakanlıkta buluşturmak suretiyle arkadaşlarımız problemlerini ve isteklerini bizzat Sn. Başbakanımıza ifade ettiler.

Abdullah Argın    04 Ocak 2009 19:54
http://www.hvastsb70.org
SABAH GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENLİĞİ YAPTIĞI DÖNEMDE BAŞTA DEĞERLİ YAZAR VE BİZLERİN KADİM DOSTU,CANDAN DESTEKLEYİCİSİ UMUR TALU'YA VERDİĞİ DESTEK VE SABAHIN BİRİNCİ SAYFASINDA ASTSUBAYLARIN SORUNLARINI MANŞET YAPAN,EMEKLİ MERHUM BİR MESLEKTAŞIMIZIN OĞLU OLAN SAYIN ERGUN BABAHAN BUGUNKU YAZISI ILE SABAH 'A VE OKURLARINA VEDA ETTİ. BEN KENDİSİNE YENİ SEÇTİĞİ YOLDA BAŞARILAR DİLİYORUM.
SAYGILARIMLA.
ABDULLAH ARGIN
*
*
*
İŞTE O VEDA YAZISI.................
*
*
*
Gönüllü bir sürgün
Kendimi zorunlu bir sürgüne yolluyorum, ne kadar süreceğini bilmediğim
bir sürgün bu. Belki de hiç bitmez, bilemiyorum.
Ama gönlüm ferah olarak çıkıyorum bu yolculuğa.
Evet, bakmak zorunda olduğum iki küçük çocuğum var ve bu kararı
verirken bunun sıkıntısını yaşamadım dersem yalan olur.
Bir aydır geceleri uykum bu düşünceyle kaçtı, açıkça itiraf edeyim.
Çünkü temelli gidiyorum.
Gün gelir başımı alır giderim diyorum.
Bir hayat tarzını, ayrıcalıkları bırakıp gidiyorum, çünkü inancımı kaybettim.
Paranın alamayacağı şeyler vardır, bunların başında inanç gelir.
O yüzden gün gelir, başını alıp gitmek zorunda kalırsın.
Bu vicdani ve kişisel bir karardır ve kimseden aynı şekilde davranmayı
bekleme hakkım yoktur.
İnancın bedeli şahsi ödenir.
Gün, bedeli benim ödeme günüm.
Ben bu bedeli öderim.
Kendime saygım, dostlarımın ve çalışma arkadaşlarımın yüzüne bakabilme
uğruna, çocuğum bildiğim SABAH'a veda etme zamanı geldiğine karar
verdim.
Bu karar bir günde alınmadı.
Vicdanım rahat.
İnancım uğruna gidiyorum.
İnandığım SABAH'ı yapamayacağım için gidiyorum.
Gidiyorum çünkü ben gazeteciyim.
Unuttunuz belki ama gazetecilik bazen gitmeyi bilmektir.
Ben bu vaktin geldiğini fark ettim.
20 yılı doldurduğum SABAH'tan gidiyorum, hem de dönmemek üzere.
Kalanlara selam olsun.
Gidiyorum, çünkü artık bildiğim, inandığım SABAH'ı yapma imkânım yok.
Bu gazeteye Ağustos 1989'da girdim.
Giriş o giriş.
2001 krizi nedeniyle uzakta geçen 1.5 yılı saymazsak burası gerçek
anlamda yuvam oldu.
Belki de SABAH'ı gereğinden fazla sahiplendim.
Ama bu süreçte gazetenin gerçek sahibinin okur olduğunu bildim ve bu
gerçeğe saygı gösterdim.
Gazeteci olarak iyi bir okulda yetiştim ve bunun için ortalama bir
gazeteciden daha ağır bedel ödedim.
İki çocuğumun doğumunda da karımın yanında olamadım mesela.
Pişman mıyım, asla.
SABAH'ta çalışmak bir keyifti ama Dinç Bilgin gibi bir gazeteci
patronla çalışmak zordu.
Yine de o zorluk, bana yıllar sonra bu koltuğa oturtacak deneyimi kazandırdı.
Ben de işimi çok ciddiye aldım, cumartesipazar demedim çalıştım, kızım
Ayşe'yi sadece gazeteye götürdüğüm günlerde görebildim.
Gece yarıları çok sayfa yıkıp yaptığımız oldu; atladığımız bir haber
yüzünden Dinç Bilgin'den köşe bucak saklanmaya çalıştığımız da oldu...
Kötü yaptığımızda en ağır şekilde fırçalayan, iyi işimizde "Sizinle
çalışmaktan gurur duyuyorum" diyen bir patrondu.
Ne biliyorsam, o öğretti, ben de iyi öğrendim açıkçası.
Zaten 1984'ten bu yana patronumdu, Yeni Asır'da başlayıp 2008'in son
gününde noktalanan bu serüvende istifa kararımı eleştirenlerden biri
de oydu.
Ona "Siz nerelerdesiniz, bizi niye ortalarda bıraktınız" diyemedim elbette.
Ama bize verdiği emeğe saygımı bir an olsun eksiltmedim.
Gün be gün ilgilendi bizimle.
2002 Ağustos'unda Dinç Bilgin ve Turgay Ciner'in isteğiyle yayın
yönetmeni olarak göreve döndüğümde, onun da büyük desteğiyle de bu
gazeteyi 190 binlerden alıp Hürriyet'in ensesine dayadım.
Burada tevazu göstermeyeyim, işimi iyi yaptım, hem de çok iyi...
Sadece o dönemde değil, SABAH'ın son 7 senesinde de...
Çünkü bu gazetenin genetik kodlarını biliyorum, okurunu tanıyorum.
Hâlâ iddiam, bu gazeteyi yapabilecek en iyi gazetecilerden biri
olduğumdur, bunu önümüzdeki günler sınayacak zaten.
Gazetecilik bir inanç ve liderlik işidir.
Liderliğe inanç ve gerçeği yazabilme iddiası...
Artık bunu yapabileceğime inanmadığım için gönüllü bir sürgünü tercih ediyorum.
Bu bir bedel, benim koşullarımdaki bir çalışan için çok ağır bedel.
Sonucu ne olursa olsun, bugün bu bedeli ödemeye hazırım ve bugün ödüyorum.
Çünkü ben solcu gençliğimden kalan isyancı ruhumu hiç kaybetmedim.
Bu işi yaparken hep demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü korudum, haberin
gücüne inandım.
Yorumun da özgürlüğüne...
Hiçbir arkadaşımın yazısına müdahale etmedim, eleştiri okları en ağır
biçimde bana yöneldiğinde bile.
Aldığım kararı küçümseyenler, bana "Aptal" diyenler veya "Çok geç
kalmış bir karar" diyenler çıkabilir elbette.
Ama başta ben, ailem ve yakın dostlarım gerçeğin bu olmadığını biliyoruz.
Bu kararı medyada pek çok insanın imrenerek baktığı bir pozisyondayken aldım.
Dedim ya bu tercih edilmiş bir sürgün.
"Ne var bu kararın ardında" derseniz, cevaplayayım:
Atıp tutarken mangalda kül bırakmayıp hayatın en kritik sınavında
tavırsız kalmak yok.
Yüzümü bir gün bile kara çıkarmayan çalışma arkadaşlarımı üzdüğümü,
sıkıntıda bıraktığımı biliyorum ama dediğim gibi bana artık gitmek
yakışırdı.
İkincisi, bildiğim, inandığım, büyümesine destek olduğum SABAH'ı yapma
gücüm, olanağım kalmamıştı.
Dinç Bilgin "Gazete memurları ile çalışma" derdi, ben de memur bir
yayın yönetmeni olmayı istemedim.
Türkiye bugün gazetecilik mesleğinin çok ciddi sınavdan geçtiği bir ülke.
Bu sınavın iyi verildiğini söylemek mümkün değil.
Bu sınavdan pekiyi alacak tavırlarım olduğu kadar, "0"ı hak ettiğim de
olmuştur tabii.
Ama bu sadece benim sorunum değil.
Rengini, tadını, özgürlüğünü giderek yitiren tüm basının sorunu.
25 yıldır elimden geldiğince, gücüm yettiğince demokrasinin, halk
iradesinin, azınlık hakkına saygının yanında oldum, tahakküme karşı
çıktım.
Dün karşı çıktım, bugün karşı çıkıyorum, yarın da karşı çıkacağım.
Belki de biraz bu yüzden gidiyorum.
Sağlıcakla kalın.
Sakın anneme işsiz olduğumu söylemeyin, o beni hâlâ SABAH'ın yayın
yönetmeni sanıyor.

ACABA UMUR TALU' DAMI AYRILIYOR...... İŞTE BUGÜNKÜ YAZISI....


Dipsiz Kuyu
Yüzyıllık şey!
Nasıl bir insanlık bu! Gaz kapanında boğuluvermiş 7 gencin cesedini de
parça parça ediyorlar.
Orada öyle kıvrılıvermiş gencecik ölüme müstahak olduklarını kusarak.
Üstelik, sözde "inanç" namına.
Üstelik, her ölüsünü "yıkayarak" kaldıran, beyazlara saran, son
yolculuğunun son dualarında tüm günahlarının affedilmesini isteyen,
bunu "amin"lerle onaylayan cemaatten "nasıl bilirdiniz" sorusuna "iyi"
cevap isteyen bir inanç adına, sözde!
Her ölümde, her kıyımda ilahi bir ceza arayın e mi! Kendi başınıza her
gelende de!
Hoyrat ülkemin hoyrat insaniyeti, hoyrat cemiyet ve cemaati, hoyrat
gazeteciliği!

Dertleşme
Bizim mesleğin çok kıdemlisi arasında "sonraki kuşaklar"dan sayılırız.
Öyle diye diye, 30 yılı bulmuşum.
30 yılı her kademede, çok sayıda gazetede çok patron, yönetici ve
meslektaşla geçirdim.
Üzüldüğüm, kırıldığım çok oldu; kırmışımdır da elbet, ama önce
vicdanımla mücadele ederek yaşadığım gazeteciliği, son nefeste de
pişman olmadan, böyle bir meslek için şükrederek anacağımdan eminim.

Genetik tarih
Sadece ömrü tarihimi, talihimi değil de, kiminin kader saydığı gibi
"Genetik tarih ve karakter"i hesaba katarsam...
Namık Kemal'in sürgün yolunda gazetesini büyük dedeme emanet ettiği
günden beri, kesintisiz; dedem, babam, halam, hala ailemle, "genlerim"
gazeteciliğin Türkiye ömrüne karışmış halde.
Yüz yılı aşmış.
Yüz yılın "genetik özet"i, hem meslek, matbaa, düşünce, yazı, bir şey
diyebilme, bir şeylere müdahale, doğru bir şey yapabilme tutkusuyla
"ateşli sevda"...
Hem de, hepsinin kişisel tarihindeki sık yalnızlık. Bir bakıma, yüz
yıllık yalnızlık.
Bir güce boyun eğmeme, fikri ve vicdanıyla hür ve bağımsız düşünme,
yazabilme çabası.
Kiminin kırgın ama sessiz biçimde kendini alıp kaçışı da öyle...
Kiminin sesini yükseltmesi, misal dedemin, onu iki (hatta üç) kez
"Matbuat Umum Müdürü" seçen Mustafa Kemal de dahil, en güçlü
şahsiyetler karşısında boyun eğmeyip dil bükmeyip laf esirgemeyişi,
ömrünün sonlarını bir otel odasına yatırarak köprüleri yakışı da!
Bu "şahsi" yazı tarzı, "kimlik" arzı için değil, daha ziyade
"kişilik"ten bahis için galiba.

Kırmızı halı
Bu "kişilik" mesleği öyle gözünden değil, özünden sevdi.
Güçlülere bir şey diyebilme, güçsüzlerin bastırılmış sesini biraz
yansıtabilme, cumhuriyet ideali ile demokrasi hayalinin esasını
pazarlamacılarına hatırlatabilme, gazeteciliğin asli işlevinin haber,
bilgi kadar, toplumsal eleştiri ve siyasi, mali, askeri, sosyal,
kültürel iktidarların denetimi olduğunu hep hatırlayabilme gibi şeyler
işte!
Mesleğe en büyük ihanet saydığım hep "bir gücün, bir iktidarın
uzantısı olmak"tı.
Gazetecinin, gazetenin, gazeteciliğin utançtan kıpkırmızı halı gibi
güçlülerin ayağına serilmesiydi.
Bir servisi, bir gazeteyi öyle bir gölgede yönetmedim; mümkün
olmayacağını anlayınca bıraktım.
Yazı daha farklı. Gazetenin, işletmenin, patron ve çalışanın
sorumluluğu, denge ihtiyacı o kadar yoktu; hakaretsiz ama sık sık
sert, hep özgür yazdım. Özgürce kovuldum da.
Kimi şeyi kovulduğum için yazmadım; yazdığım için kovuldum. Hak
yemeyeyim, yıllarca o tarzıma bir şey demeyen çok oldu. Her patronaj
ve her yönetmenle burada olduğu gibi.

Sinsi sinek
Ciddi bir nefretim "sinsilik"e karşı oldu.
Bu yaygın, pis hastalık; bazen ağlarına alır, pusuda kurt, deride
kene, kanda parazit, ensede sülük olabilirsiniz.
Fesatla, tuzakla, tezgâhla, kaydırma, koydurma, çelme, ihbarla
dişlerken birini, lekelenirsiniz.
Kimileri buna yatkın ve tutkun olur.
Kimimizin vicdanı acır.
Kimimiz kaçınır. Kimimiz kaçarken ağlara takılır.
"Sinsiler" çeşitli "iktidar biçimleri" nin ulak ve uşaklarıdır.
Sinsi; bir kudretli önünde sinen, ona biat ve itaatle başkasını sokmak
için sinekleşen, sıtma kuryeliğini içine sindirendir!

Kıymeti varsa
Bu kadar yoldan dolaşıp sadede gelirsem...
Kendine "liberal" dediğine göre, Ergun Babahan'la belki hayata tüm
bakışımız, her haber, olay karşısında tutumumuz, bazen gazeteci
tarzımız aynı olmayabilir.
Ama ben de onun meslek hayatında rol oynadım, o da benimkinde. Bazen
ben el verdim; bazen o bana.
İzmir basınından İstanbul'a ilk gelişine sebep oldum. Oradaki hayal
kırıklığıyla Hürriyet'e gittiğimde yanımdaydı.
Yıllar sonra, Sabah batırılmak istenirken, kuşatılmış, torpillenmiş,
içten vurulmuşken; Ciner ve Bilgin, tirajı, itibarı düşmüş Sabah'ı ona
teslim ettiler.
Büyük ama yaralı gazete, elbet patron sermayesi ve aklıyla da, ama
çalışanların emeği, ruhuyla da büyük grup karşısında yok olmaktan
kurtuldu. Ülkeyi, siyaseti, medyayı dengeledi. İyi oldu.
Hıncal Uluç, Salih Memecan, Yavuz Donat ve Sabah'ı hayata döndüren
onca "gitmeyen"in büyük katkısıyla tabii, belki o ara katılan bizlerin
de çorbada bir tutam tuzuyla.
Sonraki çalkantılarda, gazete yuvarlanırken, Ergun, öyle ya da böyle,
hep su alabilecek hassaslıktaki gemiyi, bayrağı ve kitle gazetesi
kimliğini ayakta tutmaya çabalayarak yüzdürdü. Ahmet Çalık aldıktan
sonra da.
Yirmi yıldır Sabah'ta aklı, emeği, tabii ki yanlışı da, ama epey doğrusu da var.
6 yıla varan kendi katkımı onun yirmi yılıyla aynı terazinin birer
kefesine koymaya utanırım; Sabah'ın uzak, yakın tarihine henüz milim
katkısı olmamış kimi paraşütçüyü o kefeye nasıl koyayım...
Tabii ki yöneticiler, çalışanlar gelir, gider. Patronlar bile gelip gidiyor.
Babahan da, nasıl daha önce gittiyse, yine isteğiyle belki de hiç
istemeden "veda"laşıyor.
Başıma da çok geldiği için, her "veda"da "vefa"ya; "adalet, hakkaniyet
terazisi"ne bakarım.
O yüzden, içtenlikle söyleyeyim, bir kıymeti varsa, çok üzüldüm ve
düşünüyorum ki... :cry :cry :cry :cry

Mehmet AKPINAR    04 Ocak 2009 19:06
Sevgili Cengiz ERTEN, burada yayınlanan yazısını TEMAD web sayfasında da yayınlamış, mademki iş bu hale geldi artık bu konulara bir girelim; ""Sevgili Cengiz Kardeşim içinde bulunduğu yönetimi savunmak için eğri doğru ne varsa yazmış ama çoğunun ne yazık ki cevabı var;"

1.Eleştiriden bu derece korkunun sebebi ne, bunu anlamak mümkün değil, hakaret yok, küfür yok, eleştiride mi olmasın istenen dikensiz gül bahçesi midir?

2.Tüzük için çalışma yapılmadığını nereden bildin, hâlbuki görüşlerimiz soruldu katkı sağladık, ama senin haberin yok ise biz ne yapalım, yoksa sana da bak biz çalışma yapıyoruz haberin olsun diye haber mi vermeliydik, bizler yönetimden habersiz çalışamaz fikir üretemez miyiz, istenen bu mudur?

3. TEMAD sayfasında mesajlarımız yayınlanmıyor. İfadesi elbette doğru bir ifadedir. Son günlerde eskisi kadar olmasa da hala bazı mesajlar yayınlanmıyor. Üstelik bu yayınlanmama mevzuu seçimler sırasında had safhada idi, seninde pek çok yayınlanmaması gereken yazın vardı, uygulanan sistemden kaynaklanan hata ile fark ettin, hemen üstüne atladın buna rağmen yazıların yayınlanmadı mı? Forum da her yazın hemen yayına çıkmıyor mu, var mı? TEMAD da böyle bir uygulama.

4. Seçimde kim oy kullanmamış hayırdır yoksa sen kontrol mevkisindeydin de bizim haberimiz mi olmadı, oyunu kullanmayan her kimse açıkla da o kişi kendini savunsun, ayrıca oy kullanmayan oldu ise de, bu da demokratik bir davranıştır.

5. Sen bilmeden biz MSB ile neler konuşulduğunu zaten biliyorduk, amacımız tüm topluma açıklanması, herkesin bilmesi idi, ama bunu ben açıklarsam etik olmazdı zira o toplantıda yoktum, TEMAD da açıklamayınca kime soracaktık elbette katılan Şb. Başkanlarına bunda tuhaf olan ne, sen açıkla bizde bilelim.

6. Seçimler sonrası 2009 bütçesi komisyona geldi oradan da TBMM si genel kuruluna indi, orada amaç komisyonda iken bazı gelişmelerin olması idi, zira genel kurulda gider arttırıcı önerge verilemiyor, belki bunu da bilmiyordun işte öğrendin.

7. Seçimler sonrası yeni yönetiminiz, hangi açılımları yaptı hangi haklarımız için ne görüşmeler yapıp ne başarılar sağladı, Genel Başkanın açıklaması ile belli oldu HİÇ.

8.TEMAD'A bu süreçte gidemedik ama bir sor bakalım neden? Gidemedik, senin anlaşılan tuzun kuru. Ama biz doğalgaz parasını bile borç alarak ödedik, bu yüzden de iş bularak çalışmaya başladık, yeni faturalarda yıldırım gibi geldiğinden fırsat bulup ta gidemedik, bu yılda bir sonuç alınamayacağına göre çalışmaya devam edeceğiz, ama merak etme hem ziyarete hem de aidatımızı ödemek için yakında gideceğiz. Hak verilmez alınır ama nasıl işte asıl sorun da burada, sadece dinleyerek görüşerek hak alınamayacağını bizler daha iyi biliyoruz, izliyoruz takip ediyoruz, bu yazıyı yönetim adına yazdığına göre yönetimde lütfedip bir Ankara delegesinin cevabını sanırım yayınlar.(yayınlanmayan yazıları istersen sana maille göndereyim bir sor bakalım niye?)

Herkese saygılar ve sevgiler sunarım.

SELÇUK İÇER    04 Ocak 2009 18:51
TEMAD VE GENELKURMAY BAŞKANI

Sayın Genelkurmay Başkanı,Temad Genel Başkanı'na yanaşarak hatırlarını sormuş,Başkanımız da " sizlerden sevindirici haberler bekliyoruz " dediğinde Sayın Orgeneral bekleyin yıl sonunda müjdeyi vereceğiz şeklinde tarihi cevabı vermiş sağolsunlar,lütuf etmişler,BEKLEYİN,BEKLEYİN,BEKLEYİN..!!EMREDERSİNİZ.TEK AYAK ÜSTÜNDE Mİ BEKLEYELİM?60 yıldır ne yapıyoruz zannediyorsunuz?Binlerce Emeklisi,şehidi,gazisi,dulu yetimi olan camiaya verilen cevaba bakınız.Anayasayı mı değiştiriyorsunuz?Çok önemli kararlar mı alıyorsunuz?2 Yıllık Harp Okulu Mezunlarını 4 yıllık Fakülte Mezunu yaparken,Albayları kadrosuzluktan General maaşı ile emekli ederken hiç bekletmediniz..E.Assubaylara gelince bekle..Yani önce ben, saltanat bana eza cefa sana,karına çoluğuna çocuğuna,anana babana torununa,kundaktaki bebeğine.Siz neden beklemezsiniz? Özelliğiniz nedir? Yasalar önünde önceliğiniz mi var?Kandırın, oyalayın,dalga geçin,umut tacirliği yapın,Ezin,talan edin acımasızca,Temad Genel Başkanı siz de sevinin Genelkurmay Başkanı masama geldi diye,resminizi de dergiye koyun E.Assubaylar umutlansın,gururlansın.!!!Sayın Orgeneral'e " sabrımız kalmadı " diyemediniz mi sayın Genel Başkan?Sevinçli haber bekliyoruz demek, ilk mektep çocukları gibi..Saygı ve selamlar..

Selçuk İÇER
E.Bnd.Asb
1976-26

Cengiz ERTEN    04 Ocak 2009 18:37
Sayın SAVCI;
Yanıtınıza polemik olmaması için gene yanıt vermiyorum.Haklısınız seviye faktörü...Müfteri konusu bir önceki yazınızın 5.maddesi ne yazdığınızı dikkatli okuyun...Hiç kimsenin söylemi ile istifa etmem heleki arkadaşlarını yarı yolda bırakanın asla...269 delegenin vebali büyüktür benim için...Cengiz ERTEN kimsenin avukatı değildir olmak isteseydim o mesleği seçerdim, işimden memnunum.Lütfen kişisel iletinizi özelden yazın ama reklama ihtiyacınız varsa bilemem.
Saygılarımla.....

MEHMET ALİ KILINÇ    04 Ocak 2009 18:12
Bir zamanlar köyün birinde, köyün imamı namaz kıldırırken, namaz anında kendini tutamamış yellenmiş. Bu affedilmez bir kusur olduğu için, imam kimsenin yüzüne bakamaz olup köyü terki diyar eylemiş. Aradan yıllar geçmiş. Herhalde kadar yıl sonra benim olay unutulmuştur artık diyerek, bizim köyün eski imamı köyü ziyaret etmek istemiş. Köyün giderken tam girişte yeni yetme bir delikanlıya rastlamış. İmam çocuğa senin adın ne, kimin oğlusun sorularını sorduktan sonra, kaç yaşındasın diye sormuş. Çocuk "Amca kaç yaşımda olduğumu bilmiyorum ama babam imam yellendikten iki yıl sonra doğduğumu söylüyor" demiş. Bazı şeyler unutturuldu sanılıp, dönülüp gelindiğinde çok geçmeden tekrar hatırlatıldığı durumlara ne kadar da uygun bir kıssa değil mi?


3753
Mesaj Defteri yazıları