SEVGİLİ ERSEN GÜRPINAR AĞABEYİM,KAZA GEÇİRMİŞ OLDUĞUNUZ HABERİNİ OKUDUM.İNANIN TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU.GEÇEN HAFTA ELAZIĞ YOLUNDA DEVREM(E)ORD KD.BÇVŞ.İBRAHİM MADENÜS)'Ü KAYBETMİŞTİM.SİZLERİ ALLAH KORUMUŞ.ALLAH SEVDİKLERİNİZE BAĞIŞLAMIŞ.GURUP ARKADAŞINIZ OLARAK SİZLERE GEÇMİŞ OLSUN DİYORUM.AİLENİZLE UZUN SAĞLIKLI ÖMÜRLER DİLERİM.
cengizkurul 25 Nisan 2008 22:51
Değerli meslektaşlarım...Bugün yayınlanan POSTA Gazetesi ekonomi sayfasında yer alan ''Sosyal Güvenlikte Yeni Dönem ''başlığı ile süren yazar Ahmet KIVANÇ'ın yazı dizisinin bugünkü bölümünde son parağraf olarak ''ASTSUBAY AYLIĞI 249 YTL ARTACAK;Mevcut sistemde en fazla ikinci dereceye kadar yükselebilen astsubaylara birinci dereceye kadar yükselme imkanı sağlandı.(???)Böylece astsubayların hem emekli aylıklarında 249 ytl'lik artış sağlanacak hemde bundan böyle yeşil pasaport almaya hak kazanacaklar.(???)''Lütfetmiş sayın yazar, yıllardır sahip olduğumuz hakları yeniden verdiler ya,helal olsun...Çağdaş kölelik sistemini getiren SOSYAL GÜVEN(SİZ)LİK YASASI,mevcut haklarımızı bir bir tırpanlarken,bize müjdeledikleri şeylere bakın.Yüksek tirajlı bir gazetenin ekonomi sayfasında yazıyorsanız;ahkam kesmeden önce biraz araştırın bari..NOT:Yazarın adresi, akivanç07@gmail.com
Erol ÖZTÜRK 25 Nisan 2008 22:46
SEVGİLİ MESLEKTAŞLARIM İbrahim Beyi arıyorum: devrelerinizden, akraba, eş, dostunuzdan çevrenizden tanıyorsanız bir zahmet bulduğunuzu haber verirseniz çok sevinirim.Elbette etrafnızda bu isimden çok tanıdığınız vardır. Özelliklerini yazayım siz ona göre arayın.Ben henüz bulamadım. Yıl 1950ler ülkemizin ortasında bulunan bir kentimizde yaşanan gerçek olaydır.İsterseniz o yıllara bir göz atalım. Ulaşım trenle sağlanmakta, günlük gazeteler İstanbulda basıldığı için bu kentimize ancak iki gün sonra gelmektedir.Ülkemiz çok partili sisteme geçmiştir.Yıllardır süren alışkanlıklar değişmektedir. Bu kentimizde ticaret ve siyasette söz sahibi olan iki tane aile yaşamaktadır.Birinci ailemizi tanıtmak gerekirse: atadan dededen ticaretle uğraşmaktadırlar.Bugüne kadar destekledikleri il parti ilk kez muhalefede düşmüştür.Geleneklerine bağlı sevilen insanlardır.İkinci ailemizse çok partili döneme yeni kurulan partiyi destekledikleri ve parti iktidar olduğu için zafer sarhoşluğuyla sonradan görmeliklerini gizleyememektedirler.Birinci ailemiz büyük oğullarını mühendislik okuması için İngiltereye gönderirler ikinci aile bunun altında kalmamak için evin büyüğü olan kızlarını moda okuması için Parise gönderirler. İlkbahar bitmek yaz günleri gelmek üzeredir.Her iki ailemizde de çocuklarının geleceği sevinci içlerini ısıtmaktadır.Birinci ailemiz kentteki kızları gözden geçirmekte ve kendilerine uygun gelin adayını aramaktadırlar.İkinci ailede henüz uygun damat adayı bulamamıştır. Birinci ailenin oğlu gemi ile Fransaya geçer, o dönemde çok ünlü olan Avrupanın jet sosyetesinin bindiği (adını siz söyleyin) & expresine İstanbula gelmek üzere biner.İkinci ailemizin kızıda o trendedir. Gençler yemek vagonunda tanışırlar.Yol günlerce sürdüğünden birbirlerini iyice tanır ve sırılsıklam aşık olurlar.Haydarpaşadan kalkacak tren iki gün sonra olduğundan boğazın incisi bu şehrimizde aşklarını perçinlerler.Artık bir amaç vardır yaşadıkları kente varınca ailelerine evlenmek istediklerini söylemektir.Tren ailelerinin yaşadıkları kente varınca birinci ailemiz gayet makul bir karşılama töreni yapmasına rağmen ikinci ailemiz şatafatla kızlarını karşılarlar. Kızımız ve oğlumuz ailelerine durumu anlatınca fırtına kopar.İki ailede onların asla evlenemiyeceğini söyleyerek karşı çıkarlar.Üç gün sonra kızımız ile oğlumuz kentlerinden gece yarısını biraz geçe kalkan güney illerine giden trene binerek kaçarlar. Aileler bunu öğrenince birinci ailemizde sükunet hakimdir.İkinci ailemiz Ankarayı devreye sokarak işin çözülmesini isterler.Bu olay artık kızla oğlanın kaçması değil siyasi ve ticari rekabet olmuştur.Kızın yaşı onsekizi geçmiştir, reşittir ama bunu hakim dahil kimse dikkate almaz.Bir kaç durak sonra yakalanan aşıklar kente getirilir.Kız ailesine teslım edilir oğlumuz emniyete. Kentte bulunan otel hemen kapatılır ikinci aileyi savunmak için devrin en güçlü avukatlarından on tanesi gönderilir.Gazetelerde olayı takip etmesi için kalemi en kuvvetli elemanlarını yollarlar.Erkek tarafı ise gelenekçi olduğundan ve bugüne kadar her davalarında kendilerini savunan üstüne üstlük uzaktan akraba olan İbrahim Beyi vekil tayin ederler. Günler süren mahkeme başlamıştır.Kızı on avukat savunmakta duruşmalar öyle hararetli geçmektedir ki sanırsınız idam sehpasını hazırlıyorlar.Erkeğin avukatı hiç konuşmamaktadır, babası İbrahim Beye ne olur bir şey yap bak oğlum elden gidiyor dediğinde aldığı yanıt Bekle gör dür.O yıllarda cumartesi günleri öğlene kadar mesai vardır ama artık hava neredeyse kararacaktır.Hakim baskı altındadır artık kararını verecektir usulden de olsa erkeğin avukatına öyle bir bakar ki sanki bu halde savunma yapabilecekmisin der. İbrahim Bey oturduğu yerden kalkar elinde bir kağıt parçasını sallayarak sayın hakim evet doğrudur oğlumuz kızımız zorla kaçırmıştır.Kızımız can havliyle ailesinden yardım istemek için olanca gücüyle bağırmıştır ama ailesine duyuramamıştır.O kadar çok bağırmıştır ki oğlumuzun kulağının bir tanesi sağır olmuştur.Elimdeki de hükümet tabibinin raporudur. Salonda bir iki saniye süren sessizlikten sonra kız oturduğu yerden fırlar yalan hakim bey avukat yalan söylüyor biz elele tutuşup kaçtık. Mahkeme sonucu BERAAT. Sevgili Meslektaşlarım benim aradığım İbrahim Beyi bilmem anlatabildim mi? Adının İbrahim olmasıda gerekmez, etrafınızda benim aradığım birini bulursanız sanırım bizim bütün sorunlarımızın sona ereceği kanısındayım. Benim fikrimi sorarsanızda bu ancak TBMM kürsüsünde olur. Kalın sağlıcakla.Saygılarımla Erol ÖZTÜRK
MHP İzmir miletvekili E.Tümg.Erdal Sipahinin konusmasi
BAŞKAN - Komisyon? Burada. Hükûmet? Burada. Komisyon raporu 127 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır. Şu ana kadar bize intikal eden söz taleplerine göre, gruplar adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Kamil Erdal Sipahi'nin söz talebi vardır. Sayın Sipahi, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar) MHP GRUBU ADINA KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Bugün Türk Silahlı Kuvvetlerindeki birtakım ihtiyaçları karşılamak üzere yasa tasarıları üzerinde konuşulacak ve Milliyetçi Hareket Partisi adına yasa tasarılarının bütünü hakkında söz almış bulunuyorum. Bu yasa tasarılarının içerisinde birinci sırada görüşülecek olan Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu üzerindeki bazı değişiklikler. Bu değişiklikler içerisinde benim değinmek istediğim sadece bir madde var. O da kendi isteğiyle emekli olan kıdemli albaylara da kadrosuzluk tazminatı ödenebilmesinin amaçlanması konusu. Maalesef kadroya dayalı terfi sistemiyle ilgili birtakım güçlükler Türk Silahlı Kuvvetlerindeki çok uzun süreli çalışmalara rağmen hâlen yürürlükte olup, bu kadroya dayalı terfi sistemi gerçekleştirilemediği müddetçe, değişik birtakım rütbelerde bu tip şişmelerin olması bundan sonra da vakidir ve bu tip geçici yasa maddelerinin yürürlüğe girmesi de söz konusu olacaktır. Onun için, bir an evvel bu, kadroya dayalı terfi sistemiyle ilgili çalışmaların 32
tamamlanması ve yasalaştırılması gerekmektedir. Onun dışındaki diğer konular Silahlı Kuvvetlerin şu andaki önemli ihtiyaçları olup, her zaman çok medeni tartışmaların olduğu Millî Savunma Komisyonunda bütün partilerimizin işbirliğiyle kabul edilmiştir. Benim burada söz almaktaki asıl amacım, Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli astsubay mensuplarıyla uzman mensuplarının bazı önemli sorunlarını bu vesileyle yüce Meclisin bilgilerine sunmak ve yüce Meclisin bu taleplerin yerine getirilmesi konusundaki desteğini istemeye yöneliktir. Şerefli astsubaylarımız Türk Silahlı Kuvvetlerinin çok önemli bir bölümünü oluşturmakta olup, maalesef, son yıllarda çok önemli ekonomik sorunlarla baş başadırlar. En son 14 Ocak 2004 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin malî durumunun iyileştirilmesi teklifleri konusunda yapılan bir incelemede, astsubaylarımızın emekli oldukları zaman maaşlarının yüzde 45 oranında azaldığı açık olarak ifade edilmiştir. Ayrıca, Sayın Bakanımız burada olmamakla birlikte, son olarak, astsubaylarımızın maaşlarıyla ilgili birinci kademe, dördüncü kademeye indirilmesi konusundaki, Komisyonda beş Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilinin olumlu oy vermesine ve Komisyonda olumlu karşılanmasına rağmen, daha sonra anlaşılmayan bir nedenle bu konunun reddedilmesi, maalesef, astsubaylarımızda -emeklileri dâhil- çok büyük bir sukutuhayal yaratmıştır. Bunu yüce Meclisin bilgilerine sunmakta yarar görüyorum. Bu konuyla ilgili yapılacak her türlü çalışmanın ve bu konunun tekrar gündeme getirilmesi hâlinde her türlü desteğin Milliyetçi Hareket Partisi tarafından verileceğini ve bu çalışmalara katkı sağlanacağını da bu vesileyle bildirmekte yarar umuyorum. Sayın Bakan, Sayın komisyon üyeleri; biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak çok büyük bir kitlenin yani astsubaylarımızın -emeklileri dâhil- uzmanlarımızın problemlerinin gidermesinde her türlü teklife açığız ve bu konudaki her türlü teklifin içerisindeyiz ve bu konuda en olumlu gayretler içerisindeyiz. Yani ne demek istiyorsunuz? Astsubaylarımızın ve uzmanlarımızın, esasında Meclisin çok küçük gayretleriyle yerine getirilebilecek haklı taleplerinin yerine getirilmesinde eğer Hükûmetimiz bir tasarı getirirse Milliyetçi Hareket Partisi olarak hiçbir ön koşul olmaksızın bu tasarının yanında olacağız, buna söz veriyoruz. Hayır, değil, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu değerli kitlelerin sorunlarının dile getirilmesinde eğer teklif mekanizmasını çalıştırır, tekliflerde bulunursak bu takdirde sizlerin desteğini bekliyoruz, buna da açığız. Sizlerin bu konudaki desteğinize talepkarız. Yok, değil, üçüncü bir şekil, eğer bu arkadaşlarımızın -emeklileri dâhil- astsubaylarımız ve uzmanların sorunları Millî Savunma Komisyonunda, bu arkadaşlarımızın emeklileri de dâhil gündeme getirilir, uzun süreli olarak tartışılır ve bir öncelik sırası dâhilinde bunlar Meclis gündemine getirilirse bu konuda da her türlü desteği vermeye hazırız. Bu konuda sizlerin desteğine ihtiyacımız var. Partiler üstü desteğine ihtiyacımız var. "Neden?" diyeceksiniz. Astsubaylarımız çok önemli bir kitle, sadece bunların Emekli Astsubaylar Derneğine bağlı 96.500 emekli var. Bunların muvazzafları ve aile fertlerini dâhil ettiğiniz zaman yarım milyonluk bir kitleden bahsediyoruz. Maalesef emekli olduğu zaman yüzde 45 oranında geliri azalan, yüzde 50'si ek iş, yüzde 20'si ise işportacılık yaparak geçinmeye çalışan bir kitleden bahsediyoruz. Bu vefakâr, cefakâr, fedakâr silah arkadaşlarım şu anda muvazzafıyla fakirlik sınırının altında, emeklisiyle ise fakirlik sınırıyla açlık sınırı arasında gidip gelmekte. Bu arkadaşlarımız bunu hak etmiyorlar. Asgari yirmi beş yıl Türkiye'nin en ücra köşelerinde, çoğunlukla canlarıyla kumar oynayarak görev yapan bu arkadaşlarımız bunu hak etmiyorlar. Gelin, partiler üstü bir anlayışla bunların taleplerini bir öncelik sırasında Meclise getirelim ve bu istek ve talepleri bir an evvel yerine getirelim. Ne istiyorlar? Bilindiği gibi astsubayların eğitim düzeyleri 4752 sayılı Kanun'la ön lisans seviyesine çıkartılmış, buna paralel 4861 sayılı Kanun'la da özlük hakları yeniden düzenlenmiştir. Yeni memuriyete girecekler için olumlu karşılanan bu durum görevdeki astsubay ve emeklileri mağdur etmektedir. Astsubaylar daha önce onuncu derecenin birinci kademesinden hizmete başlamış kabul edilirken 4861 sayılı Kanun'la getirilen yenilikle dokuzuncu derecenin birinci kademesinden göreve başlatıldığından, kanundan önce görevde bulunan ve emekli olan astsubaylar bu kanundan yararlanamamakta ve mağdur olmaktadırlar. Devlet memurları kanunlarında her yapılan iyileştirmelerin sonucunda geçmişte görev yapanlar nazara alınmak suretiyle memurlar ve emeklileri arasında adalet sağlanmışken, maalesef astsubaylarımız için bu konu yürürlükte değildir, muvazzafıyla emeklisi arasında ayrı statüler uygulanmaktadır. Bu, her şeyden önce eşitliğe aykırıdır. Bir başka husus: 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile beş yıldan fazla hizmeti olan tüm memurlara görev tazminatı verilmesi öngörülmüş olmasına rağmen görev tazminatı sadece ve sadece makam ve unvanı olan memurlara verilmiştir. Tüm memur ve emeklilere verilmemesi, hakkaniyete, eşitliğe ve sosyal devlet ilkelerine aykırı olmuştur. Bu konuda çeşitli müracaatlar yapılmıştır ve bu müracaatlara Maliye Bakanlığı uzmanlarınca bu tazminatlardan yararlanma konusundaki müracaatlarına "Efendim, bu tazminatı alanlardan yüzde 16 kişi keseneği, yüzde 20 oranında da kurum keseneği kesilmekte olup bu tutarlar, Emekli Sandığı gelirlerinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır." şeklinde bir kaçamak cevap verilmiştir. Halbuki gerçek bu değildir. Görev tazminatı, makam tazminatı, kadrosuzluk tazminatı ve bunun gibi tazminatların karşılığında tazminatı alanların maaşlarından kişi keseneği ya da kurum keseneği kesilerek Emekli Sandığı bütçesine intikal ettirilmemiştir ama mevcut uygulamada hak sahipleri 33
tazminatları almaya devam etmektedirler. Eğer intibak konusunda çok ciddi sorunlar var ise, geriye doğru borçlandırma yapılarak ödenecek farklardan kesintiler yapılabilir. Diğer bir konu: Kendi nam ve hesabına yüksekokulu bitiren astsubaylarımızın intibakları 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 137'nci maddesi gereğince 657 sayılı Kanun'un genel idare hizmetleri sınıfında aynı yükseköğrenimi bitirenler için tespit edilen derece ve kademelerden hizmet başlamışı olarak yapılmaktadır. Maalesef yüksekokulu bitiren astsubay ise, 926 sayılı Personel Kanunu'nun ilgili cetveli gereğince ancak birinci derecenin üçüncü kademesine kadar yükselebilmektedirler. Biraz önce arz ettim, birinci derecenin dördüncü kademesini alamayan eğitimli insan topluluğu yalnız astsubaylarımız olarak kalmıştır. Benzer görevleri yapan polislerimiz birinci derecenin dördüncü kademesinden maaş alabilmektedirler, halbuki benzer görevleri hem de çok daha zor şartlarda, hudut görevlerinde karakol komutanı olarak yerine getiren -örneğin jandarma sınıfında olduğu gibi- astsubaylarımız bunu alamamaktadırlar. Bu mağduriyet, arz ettiğim gibi, çok büyük bir sükûtu hayal yaratmıştır astsubay zümremizde. Gelin, bunun nedenlerini açıklayın, nedenlerini ortadan kaldıracak çalışmaları bütün partiler olarak tekrar yapalım en kısa zamanda ve kanunu, tekrar, Meclise taşıyalım. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunu sizlere öneriyoruz. Diğer bir konu: 3466 sayılı Yasa'ya tabi jandarma uzmanlarımız. Maalesef jandarma uzmanlarımızla sözleşmeli erbaşlar arasında uygulayıcılara dair bir karışıklık söz konusudur. Halbuki uzman jandarmalar Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde subay, astsubay gibi kadrolu muvazzaf personel olarak görev yapan kişilerdir. Her ne kadar 1988'de bu müessese başlamış gibi görünse de aslında 60'lı yıllara dayanan fakat daha sonra yürürlükten kaldırılan çok eski bir jandarma geleneğidir. Bu arkadaşlarımızın da sıkıntıları vardır. Bu arkadaşlarımızın sıkıntılarından bir tanesi "lise ve dengi okul mezunu erkeklerden" ibaresi olan görevde veya yeni mezun olan uzman jandarmalar okul tabanına göre onuncu derecenin birinci kademesinde göreve başlaması gerekirken, bunlar "ortaokul mezunu" sıfatıyla on birinci derecenin birinci kademesinden göreve başlamaktadırlar. Tabiri caizse on tane üniversite de bitirseler on bire birden göreve başlamaktadırlar. Bu ciddi bir sıkıntı yaratmaktadır. Diğer bir konu, uzman jandarmaların okulda geçen bir yıllık süreleri emekli keseneğine tabi tutulmayıp bu süre maddi hak kaybına uğramaktadırlar. Hâlbuki astsubay okullarında ve harp okullarında eğitimdeki geçen süre emekliliğe tabidir. Bu konuda da bir mağduriyet söz konusudur ve eşitsizlik söz konusudur. Gene jandarma uzmanlarımız, devriye komutanı, asayiş tim komutanı gibi kadrolu komuta görevlerinde görev yaptıkları hâlde temsil tazminatına layık görülmemiştir. Bu ciddi bir sıkıntı ve eşitsizlik yaratmaktadır. Aynı şekilde sosyal haklar ve lojman dağıtımında da bu uzman arkadaşlarımız asgari yirmi beş yıl Türk Silahlık Kuvvetlerinin kahrını çekmekte ve Güneydoğu'da çok önemli görevler yapmalarına rağmen bu konuda bir eşitsizlik söz konusudur ve bu eşitsizliklerin giderilmesi konusunda da sizleri ben desteğe çağırmaktayım. Gelelim diğer bir konuya -biraz önce söylemeyi unuttum, bu jandarma uzmanlarımız yaklaşık 25 bin kişilik bir kitledir, aile fertleriyle birlikte 100-150 bin kişilik bir nüfusu temsil etmektedir- 1986 yılından başlamak üzere bir uzman erbaş konusu çıktı. 3269 sayılı Kanun gereğince uzman erbaşlık Türk Silahlı Kuvvetlerinde uygulanmaya başlandı. Ancak bu konuda da alelacele yapılan düzenlemelerle maalesef bu 60 bin kişilik kitlenin de çok ciddi olan sorunları gündeme gelmeye başladı. Başlangıçta bu sorunlar düşünülmedi, sadece bir işsizliği gidermek ve silahlı kuvvetlerde birtakım avantajlardan yararlanmak için bu arkadaşlarımız görev aldılar. Fakat gün geçtikçe, yaş ilerledikçe sıkıntılar, problemler de artmaya ve gün yüzüne çıkmaya başladı. Nedir? Efendim, bir ay ceza alırsa bu uzmanlarımızın ilişiği kesiliyor. Bu durum bir yıllık uzman için de geçerli, on dokuz yılını silahlı kuvvetlere vermiş uzman için de geçerli. O hâlde burada bir adaletsizlik var. Efendim, bir yılda üç ay rapor ya da hava değişimi alırsa ilişiği kesilir. Bu da bir yıldan on dokuz yıla kadar uzmanları kapsıyor. Hâlbuki, bunların haklı olarak hasta olma, eğer hastalıkları ileri derecedeyse üç ay veya daha fazla rapor alma gibi çok insani bir hakları var. Yine, derece kademesi maaşa etki etmeyen tek kamu görevlisi bu uzmanlarımız olmaktadır. Bunların tayin atamaları belli değildir. Yani hangi coğrafi bölgede, hangi küçük veya büyük yerleşim bölgesinde ne kadar süreyle görev yapacakları belli olmayan tek kamu görevlisi sınıfı bu uzmanlarımızdır. Sınıf işareti spoleti takmayan silahlı kuvvetlerde tek görevli bu arkadaşlarımızdır. Tabanca verilmeyen, zatî tabanca taşımaktan mahrum bırakılan tek sınıf budur. Emeklilik hakkı olmayan tek sınıf budur. İzin konularında silahlı kuvvetlerin diğer rütbelilerine kırk beş günlük, on beş günü mazeret olmak üzere, izin verilirken bu on beş günlük mazeret izninden mahrum bırakılan tek personel kademesi yine bu arkadaşlarımızdır. Bunun gibi -biraz önce diğer, jandarma uzmanlarında bahsettiğim gibi- sosyal tesislerden, lojmanlardan yararlanma konusunda sıkıntıları olan bir kitledir. Sayın milletvekilleri, sözün kısası, ben silahlı kuvvetlerimizle ilgili bu yasaları vesile yaparak, şerefli astsubaylarımızın, emeklileri dâhil, hiç de hak etmedikleri bu güç şartlardan 34
kurtarılması konusunda, özellikle şu son 1'e 4 maddesi konusunda önce ümitlendirip sonra ümitlerinin kırıldığı konusunda yardım ve desteklerinizi bekliyorum. Dediğim gibi, siz hazırlayın biz destekleyelim; hayır, biz hazırlayalım siz destekleyin veya oturup bir öncelik sırasına göre bu arkadaşlarımızla beraber bu konuyu tartışalım -gelsinler onlar da yardımcı olsunlar- ve bir sıraya göre bu arkadaşlarımızın mağduriyetlerine mâni olalım ve bunların bu ciddi sorunlarını bir an evvel giderelim. Ben, sabırla dinlediğiniz için ve en kısa zamanda bu arkadaşlarımız için hak ettikleri gerekli desteği vereceğinizden emin olarak size saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sipahi. Teklifin maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
deniz ulaş 25 Nisan 2008 20:45
Değerli büyüklerim; Muvazzaf personele %25-30 gibi zam duyumları mevcut.Bu konu hakkında sağlıklı bilgisi olan var mı acaba?Hayırlı haber bekliyoruz.Teşekkür ederim.Saygılar.
MEHMET ALİ KILINÇ 25 Nisan 2008 18:51
Televizyonu uydu üzerinden seyretmeyenler için Avrasya TV'yi internetten canlı seyredebilmek için link ve Sayın Mustafa Balbay'ın faks numarası aşağıdadır.
Mustafa Balbay Faks No:
0312 419 50 27
Avrasya TV:
http://www.avrasya.tv/
aslan81(metin ayan) 25 Nisan 2008 17:41
sayın arkadaşlar temadı beklersek daha bir çok hak kaybına uğrayacağımız kesindir onuda,bunuda sordumu diye beklemeyin lütfen yöneticilerimiz uygun görürse buradan veya üyelerin adreslerine GNKUR,a ve hükümete,MSB lığına gönderilmek üzere örnek mesaj formatı hazırlayalım ve gönderelim arkadaşlar ben GNKUR,un (beb@tsk.mil.tr)bilgi edinme başlvurusu bölümüne haklarımız ile ilgili sürekli yazıyorum sorunlarımızın çözülmesi için neler yapılıyor diye soruyorum henüz somut bir şey elde edemedim ama hepimiz yazarsak sorduğumuz konuları gündeme alacaklarından ve MSB,lığına teklif vereceklerine eminim susmayalım hakkımızı her platformda arıyalım en önemlisi bıkmayalım sabır sabır sabır SAYGILAR.
Mehmet GÜRÇAY 25 Nisan 2008 17:39
Ersan Beye geçmiş olsun derken,kazayı can kaybı olmadan atlatması mutluluk vericidir. Saygılarımla.
Erol ÖZTÜRK 25 Nisan 2008 15:31
SEVGİLİ MESLEKTAŞLARIM
İbrahim Beyi arıyorum: devrelerinizden, akraba, eş, dostunuzdan çevrenizden tanıyorsanız bir zahmet bulduğunuzu haber verirseniz çok sevinirim.Elbette etrafnızda bu isimden çok tanıdığınız vardır. Özelliklerini yazayım siz ona göre arayın.Ben henüz bulamadım.
Yıl 1950ler ülkemizin ortasında bulunan bir kentimizde yaşanan gerçek olaydır.İsterseniz o yıllara bir göz atalım. Ulaşım trenle sağlanmakta, günlük gazeteler İstanbulda basıldığı için bu kentimize ancak iki gün sonra gelmektedir.Ülkemiz çok partili sisteme geçmiştir.Yıllardır süren alışkanlıklar değişmektedir.
Bu kentimizde ticaret ve siyasette söz sahibi olan iki tane aile yaşamaktadır.Birinci ailemizi tanıtmak gerekirse: atadan dededen ticaretle uğraşmaktadırlar.Bugüne kadar destekledikleri il parti ilk kez muhalefede düşmüştür.Geleneklerine bağlı sevilen insanlardır.İkinci ailemizse çok partili döneme yeni kurulan partiyi destekledikleri ve parti iktidar olduğu için zafer sarhoşluğuyla sonradan görmeliklerini gizleyememektedirler.Birinci ailemiz büyük oğullarını mühendislik okuması için İngiltereye gönderirler ikinci aile bunun altında kalmamak için evin büyüğü olan kızlarını moda okuması için Parise gönderirler.
İlkbahar bitmek yaz günleri gelmek üzeredir.Her iki ailemizde de çocuklarının geleceği sevinci içlerini ısıtmaktadır.Birinci ailemiz kentteki kızları gözden geçirmekte ve kendilerine uygun gelin adayını aramaktadırlar.İkinci ailede henüz uygun damat adayı bulamamıştır.
Birinci ailenin oğlu gemi ile Fransaya geçer, o dönemde çok ünlü olan Avrupanın jet sosyetesinin bindiği (adını siz söyleyin) & expresine İstanbula gelmek üzere biner.İkinci ailemizin kızıda o trendedir. Gençler yemek vagonunda tanışırlar.Yol günlerce sürdüğünden birbirlerini iyice tanır ve sırılsıklam aşık olurlar.Haydarpaşadan kalkacak tren iki gün sonra olduğundan boğazın incisi bu şehrimizde aşklarını perçinlerler.Artık bir amaç vardır yaşadıkları kente varınca ailelerine evlenmek istediklerini söylemektir.Tren ailelerinin yaşadıkları kente varınca birinci ailemiz gayet makul bir karşılama töreni yapmasına rağmen ikinci ailemiz şatafatla kızlarını karşılarlar.
Kızımız ve oğlumuz ailelerine durumu anlatınca fırtına kopar.İki ailede onların asla evlenemiyeceğini söyleyerek karşı çıkarlar.Üç gün sonra kızımız ile oğlumuz kentlerinden gece yarısını biraz geçe kalkan güney illerine giden trene binerek kaçarlar. Aileler bunu öğrenince birinci ailemizde sükunet hakimdir.İkinci ailemiz Ankarayı devreye sokarak işin çözülmesini isterler.Bu olay artık kızla oğlanın kaçması değil siyasi ve ticari rekabet olmuştur.Kızın yaşı onsekizi geçmiştir, reşittir ama bunu hakim dahil kimse dikkate almaz.Bir kaç durak sonra yakalanan aşıklar kente getirilir.Kız ailesine teslım edilir oğlumuz emniyete.
Kentte bulunan otel hemen kapatılır ikinci aileyi savunmak için devrin en güçlü avukatlarından on tanesi gönderilir.Gazetelerde olayı takip etmesi için kalemi en kuvvetli elemanlarını yollarlar.Erkek tarafı ise gelenekçi olduğundan ve bugüne kadar her davalarında kendilerini savunan üstüne üstlük uzaktan akraba olan İbrahim Beyi vekil tayin ederler.
Günler süren mahkeme başlamıştır.Kızı on avukat savunmakta duruşmalar öyle hararetli geçmektedir ki sanırsınız idam sehpasını hazırlıyorlar.Erkeğin avukatı hiç konuşmamaktadır, babası İbrahim Beye ne olur bir şey yap bak oğlum elden gidiyor dediğinde aldığı yanıt Bekle gör dür.O yıllarda cumartesi günleri öğlene kadar mesai vardır ama artık hava neredeyse kararacaktır.Hakim baskı altındadır artık kararını verecektir usulden de olsa erkeğin avukatına öyle bir bakar ki sanki bu halde savunma yapabilecekmisin der.
İbrahim Bey oturduğu yerden kalkar elinde bir kağıt parçasını sallayarak sayın hakim evet doğrudur oğlumuz kızımız zorla kaçırmıştır.Kızımız can havliyle ailesinden yardım istemek için olanca gücüyle bağırmıştır ama ailesine duyuramamıştır.O kadar çok bağırmıştır ki oğlumuzun kulağının bir tanesi sağır olmuştur.Elimdeki de hükümet tabibinin raporudur.
Salonda bir iki saniye süren sessizlikten sonra kız oturduğu yerden fırlar yalan hakim bey avukat yalan söylüyor biz elele tutuşup kaçtık. Mahkeme sonucu BERAAT.
Sevgili Meslektaşlarım benim aradığım İbrahim Beyi bilmem anlatabildim mi? Adının İbrahim olmasıda gerekmez, etrafınızda benim aradığım birini bulursanız sanırım bizim bütün sorunlarımızın sona ereceği kanısındayım.
Benim fikrimi sorarsanızda bu ancak TBMM kürsüsünde olur.
Kalın sağlıcakla.Saygılarımla Erol ÖZTÜRK
yigit 25 Nisan 2008 15:18
Sayın Mustafa Balbay ,
TBMM de assubaylarla ilgili yaşanan demokrasi ayıbını , hakkın , hukukun , adaletin nasıl ayaklar altına alınıp çiğnendiğini , 27 nisan 2008 günü Avrasya Tv. Ankara Rüzgarı proğramında ele alacağınızı öğrendim ve çok sevindim. Bu duyarlı davranışınızdan dolayı size teşekkür ediyorum.
Her türlü haksızlığa , hakkaniyetsizliğe ve de çağ dışı uygulamalara reva görülen assubayların , her zaman yok sayıldığı ama her türlü görevde canı pahasına var sayıldığı , üvey evlat yerine bile konulmadığı , yokluğa ve yoksulluğa mahkum edildiği yüce TBMM tarafından bir kez daha tescillenmiş ve tarih bunu kaydetmiştir.
Biz bilirdik ki , kanun koymak , kanun kaldırmak ve değiştirmek , TBMM nin görevidir. Görülmiştür ki , ya TBMM nin üzerinde hakkı , hukuku , adaleti ayaklar altına alacak başka bir güç var ya da meclisteki bu insanlar görevlerini bilmiyorlar.
Sayın Balbay , vatanı , devleti , milleti için gözünü kırpmadan canını seve seve vermekten çekinmeyen assubay camiası , yok sayılmaktan bıkıp usandı. Bizler kimseden lütufta bulunmasını istemiyoruz , kimseden iane istemiyoruz. Bizler yasal haklarımızın verilmesini ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmek istiyoruz.
Size bu duyarlılığınızdan dolayı tekrar teşekkür ediyor , en derin , en içten ve samimi duygularımla saygı ve selamlarımı yolluyorum. Hoşça kalın Sayın Balbay.
kubilay akbulut 25 Nisan 2008 12:52
Sevgili Ersen Ağabeyimizin maddi hasarlı bir trafik kazası geçirmesi nedeniyle kendisine bir şey olmaması hepimizi çok mutlu etmiştir. Kendine geçmiş olsun derken sağlıklı ve nice mutlu yıllar diliyorum.
Hayati ERGÜRBÜZ 25 Nisan 2008 12:46
Saygıdeğer büyüğümüz Sn.Ersen GÜRPINAR abimize geçmiş olsun dileklerimi gönderiyorum...
MEHMET ALİ KILINÇ 25 Nisan 2008 09:31
Sayın Mustafa Balbay& 27Nisan 2008 günü Avrasya TV, Ankara Rüzgarı programında geçen hafta TBMMde biz assubayların ismi üzerinden sergilenen skandal derecesine varan komediyi ve ciddiyetsizliği ele alacağınızı öğrendim, çok memnun oldum. Biz görevde ve emekli assubaylar olarak, ismimizin sadece şehit olduğumuz zaman hatırlanmasından, uydurma çetelerle birlikte anılmasından, yok sayılmaktan görevimiz her an ölmeyi gerektirirken emeklileri olarak açlık sınırında yaşamaktan, bunlar yetmezmiş gibi alay edilircesine ismimiz üzerinden yüce mecliste skandal yaratılmasından bıktık usandık. Bu konuyu ele alacağınız için şimdiden teşekkürler...
MEHMET ALİ KILINÇ, Emekl Assubay / ANTALYA
MUSTAFA BALBAY:
ankcum@cumhuriyetcom
Yönetici yorumu: Arkadaşlarım Sn.Kılınç'a teşekkürler lütfen sizde mail gönderek destek veriniz ayrıca 27 NİSAN'da Tercüman gazetesinde yayınlanacak assubaylarla ilgili yazı dizisi için muhtelif tarihlerde sitemizde yayınlanan haklı taleplerimizi de bildiren mesajlarla duyarlılığımızı gösterelim.Saygılarımızla
yusuf arıkan 25 Nisan 2008 00:51
saygıdeger meslektaşlarım.öncelikle gürpınar arkadaşıma buyuk geçmiş olsundileklerimi sunarım. Özel arabasıyla tatıle cıkacak olan arkadaşlarım sakın olaki gidilecek noktaya biran önce varayım düşüncesiyle hareket etmemeleri.Bu konuda ilim adamları ne diyor? ikibuçuk üc saat yol aldıktan sonra dinlenme yerlerinde beş dakika yürüyerek vucudun kan dolaşımını saglamalıdır.Şayet yemek yenecekse soförluk yapacak olan kişinin agır yemeklerden kaçınması gerekmektedir.Sevgili arkadaşlarım tatile çıkacak olanlara iyi yolculuklar diler saygılar sunarım.
Ökkeş Kadri BAÇKIR 25 Nisan 2008 00:49
DEMEKKİ PARTİNİN BAŞINA ADALET SÖZCÜGÜNÜ KOYMAKLA ADALETLİ OLUNMUYOR.
""BİRSAAT ADALETLE HÜKMETMEK BİR SENE İBADETTEN DAHA HAYIRLIDIR"" Ben gönderecegim maillere bunuda ekleyecegim. Saygılarımla. Ökkeş Kadri BAÇKIR
Ersen Gürpınar 25 Nisan 2008 00:24
Saygıdeğer Meslekdaşlarım Mecliste yaşanan komediyi kahrolarak demokrasi katli olarak izledik 926 sayılı yasada assubayların yükseleceği derece 1/4 olmadığı için iptalini talep etmişler bu milletvekillerinin biride hukuk mezunu bre şaşkınlar gerekçeyi kim söyledi 1/4 926 sayılı yasada olsaydı bu maddeye gerek varmıydı? Din,iman,hak hukuk denilince mangalda kül bırakmayanlar hukuku da demokrasiyi de katletmişlerdır.Yüzbinlerce assubay ve ailesinin vebali boyunlarınadır Önce ettikleri yemine sadık olsunlar milletin vekili olduklarını hatırlasınlar ADALET kelimesini parti adında değil yüreklerinde taşısınlar bu 5 vekilden üçünün mail adresi var hak etmeseler de tepkimizi biz bize yakışan tarzda verelim
Ayhan Sefer ÜSTÜN .aseferustun@akparti.org.tr Nusret BAYRAKTAR .nusretbayraktar@akparti.org.tr Rıdvan KÖYBAŞI . rıdvankoybası@akparti.org.tr
Ersen Gürpınar 24 Nisan 2008 23:34
Saygıdeğer Meslekdaşlarım İlginize desteğinize sosuz teşekkürler;Bir anlık dalgınlık nelere mal oluyor? Çok şükür maddi hasarla atlattık. Hepinize kazasız sağlık ve mutluluk dolu günler dilerim. Sevgi ve saygılarımla
TSK personel kanunu değişti TBMM Genel Kurulunda, TSK personel kanununda değişiklik kabul edilerek yasalaştı.
TBMM Genel Kurulunda, Türk Silahlı Kuvvetleri personel kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi, kabul edilerek yasalaştı.
Yasaya göre, emeklilik hakkını kazanan subay, astsubay ve uzman jandarmalar temmuz ve ağustos aylarında da emekliliklerini isteyebilecekler.
Türk Silahlı Kuvvetlerine katılmadan önce lisansüstü eğitim yapanlara meslek hayatının başında, 15 yıla kadar kıdem verilmesine imkan sağlayan hüküm yürürlükten kaldırılarak, aynı eğitim veya eğitim kariyeri olan personel arasında eşitsizlik gideriliyor. Bu düzenlemede, TSK bünyesinde herhangi bir sınıfta subay olarak istihdam edilen personele hangi seviyeden olursa olsun yapacağı her türlü eğitim için toplam en fazla 3 yıl kıdem verilmesi dikkate alınıyor.
Gerek fakülte gerekse yüksek okulları bitirenlerden, gerekse yedek subay veya er kaynağından muvazzaf subaylığa geçirilenlerden, subay nasbedilmesinden önce tıpta uzmanlık veya doktora öğrenimi tamamlayanlar ile doçentlik unvanı alanlara; aynı eğitim seviyesi veya akademik kariyeri haiz diğer muvazzaf personel gibi lisansüstü öğrenim kıdemi alma olanağı getiriliyor.
-İSTİFA SÜRESİ-
TSK eğitim-öğretim kurumları ile yurt içi ve yurt dışı fakülte ve yüksekokullarda öğrenim görenler; askeri öğrenciler lisans seviyesinde 4. sınıfın, önlisans seviyesinde 2. sınıfın, ortaöğretimde son sınıfın temmuz ayının son gününe kadar okul masraflarını ödemek suretiyle istifa edebilecek.
Fakülte, yüksekokul veya meslek yüksek okullarından mezun olup da astsubay nasbedilmek üzere temel askerlik eğitimine alınanlar, yemin ettikten sonra astsubay nasbedilinceye kadar geçecek süre içinde kendilerine yapılan masrafları ödemek şartıyla istifa etme hakkına sahip olacak.
Yapılan hesaplamada masraflar, sarf tarihinden tahsil tarihine kadar geçen süre içinde kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak.
-KADROSUZLUK TAZMİNATI-
Milli güvenlik bilgisi dersi öğretmeni olarak görevlendirilecek personele, 7 saatin üzerinde girdiği ek dersler için ücret ödenecek.
Kendi isteğiyle emekli olan kıdemli albaylara, ''kadrosuzluk tazminatı'' ödenecek.
Uygulamada birlik ve beraberliğin sağlanması amacıyla çocuk için sağlık yardımı yaş sınırı, çocuğun öğrenim durumuna bakılmaksızın 25'e yükseltilecek. Ayrıca, evlenmemiş kız çocukları için aranan ''yardım edilmediği halde muhtaç olma'' şartı kaldırılarak, bu kişilerin evleninceye kadar sağlık yardımından yararlanmasına imkan sağlanıyor.
Soruşturma ve kovuşturması devam eden personele, davaları bitinceye kadar rütbe bekleme süreleri ile rütbe karşılığı yaş haddi uygulanmayacak. Bu personelin Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalabileceği azami süre, emsali neşetlilerin (çıkışlıların) görev süresi kadar uzatılacak.
Askeri kurumlar dışındaki okullardaki ders veren subay ve astsubaylara 7 saati geçmemek üzere ek ders görevi verilebilecek. Bu görevi yürütenlere ek ders ücreti ödenebilecek.
Yönetici yorumu: Bu teklif genelkurmay tarafından verilmedi Adaletin gerçekleşmesi için üstün gayret sarf eden vekillerimize sakın ola birileri istedi diye yasa çıkardılar yakıştırması yapmayınız
ali nas 24 Nisan 2008 22:49
Üzücü haberi bende endişe ile öğrendim. Komutanıma büyük geçmiş olsun diyor,her türlü yanında olduğumu bildiririm.
saygılarımla.takipteyim.
Mehmet AKPINAR 24 Nisan 2008 22:46
TSK personel Yasası Değişikliği meclisten geçti,bize birşey yok ,ama Albay larımız artık isteklede emekli olsalar kadrosuzluk tazminatı hakkı kazandılar hayırlı olsun.
http://www.gercekgundem.com/?p=128308
Erol ÖZTÜRK 24 Nisan 2008 22:32
Sayın GÜRPINAR geçmiş olsun
Ökkeş Kadri BAÇKIR 24 Nisan 2008 19:10
Sayın Ersen Gürpınar agabeyimize, Geçmiş olsun dileklerimi iletir, bu konuda üzerimize düşen göreve hazır oldugumuzu belirtirim.
Arkadaşlarım
Sn.Kılınç'a teşekkürler lütfen sizde mail gönderek destek veriniz ayrıca 27 NİSAN'da Tercüman gazetesinde yayınlanacak assubaylarla ilgili yazı dizisi için muhtelif tarihlerde sitemizde yayınlanan haklı taleplerimizi de bildiren mesajlarla duyarlılığımızı gösterelim.Saygılarımızla