BU İŞLER BÖYLEDİR. Geçen hafta yakınımızdaki yabancı bir şirketin büyük bir alış-veriş merkezine gittik.İğneden ipliğe,davul tozu ve minare gölgesine kadar-(pardon minare gölgesi yok)-herşey satılıyor.Hepsi Avrupa\'dan. Minare gölgesi yok.Fakat \"haç\" sembolleri var.Hem de yemek yediğiniz tabağınızın ortasında... Self servis aldığınız köftelerden bir tanesinin üstüne o ülkenin sadece \"haç\" ile sembolize edilen minik bir bayrağı itina ile dikiliveriyor.\"Haçlı köfteniz\" afiyet olsun.İster önce onu yeyin,ister en son yeyin.Veya ilkel(?)duygulara kapılıp, çıkarıp atınız,benim yaptığım gibi.!.Ohhh,rahatladınız mı,ne?Çevreye bakınarak yemeğinizi yeyebilir misiniz? O da ne,öyle?Tam karşıda büyük bir duvar posteri,hem de aydınlatılmış.Doğa manzarasının içinde, ustalıkla yeşilliklerden oluşturulmuş dev bir haç,kolayca seçiliyor.Etkilendiniz,yutkunmakta zorlandınız mı?Limitsiz sunulan koladan dilediğiniz kadar içerek rahatlamayı deneyiniz.
Bu işler böyledir.Yüzyıllardır süren bayramını \"şeker\" mi \"ramazan\" mı,horozdan kurban olur mu, diye tartışır,aklını başına almazsan,çaktırmadan şuur altından aklını başından alırlar.Haçlı seferi sona ermiş, bayrak dikilmiş.
İNANMAZSAN GİT,KÖFTE YE.!.
Bu işler böyledir.Sırada hangi sembol var,acaba.?.
Not:Ben de ne kadar tutucu,kafatasçı,gericiyim canım.!.Hiç çekilmem.?.
Selamlarımla./M.S/Ekim\'08
Mehmet Sarmaz 10 Ekim 2008 21:19
15-12-2000 Yılında yazmış olduğum aşağıdaki şiirim o günleri anlatırken, bu günlerin de hiç farklı olmadığı açıkça ortada değil mi? Atam, ne zorluklarla kurdun cumhuriyeti Oysa biz hürken, arar olduk hürriyeti Sen savaşmıştın tam yetmiş iki düvelle Biz yıkmaya çalışıyoruz yüz otuz milyon elle Boynu bükük bırakmadın, dik tuttun başımızı Biz bulamaz olduk soğan ekmek aşımızı Yol çizdin hedef gösterdin yüceden yüce Seni anlayamadık, sahip çıkamadık sendeki güce İşçimiz, memurumuz, köylümüz şimdi sokakta Boş tencereler kaynıyor artık her mutfakta Sonunda olan oldu, yürüdü polisimiz Çok şaşırdık neden diye kesildi nefesimiz Her kafadan bir ses çıktı, ne buzağılar arandı Dertler saymakla bitmez, bu birinci varandı Hani sen demiştin Ne mutlu Türküm diyene Şimdi rağbet çalana, çırpana, hortumlayıp yiyene Birlik kalmadı, artık birlikten güç doğmuyor Köylünün ürettiği köylüye bile değmiyor Türemiş nice başı bozuk, çıkarcı gurubu Reçete üstüne reçete, içiriyorlar acı şurubu Her yeni gün daha kötü, aratıyor eski zamanı Halk bezgin, halk çaresiz, kalmamış dermanı Sen gittin, biz düzlüğe çıkamaz olduk Sönüyor bağımsızlık meşalen, yakamaz olduk Karşında diz çökenler, üstümüze üşüştü Cumhuriyetin yargılanıyor, yatağa düştü Sen sahip çıktın, tertemizdi dilimiz Gel gör ne sözler girdi, karıştı alfabemiz Tek yumruktuk, tek vücut, tek nefes Şimdi çok başlıyız, paramparça herkes Sen biliyordun elbet böyle olacağımızı Nice nice dertlere dalacağımızı İlkelerinle yol gösterip ışık olmuştun bize Yolundan gitseydik, kimler gelmezdi ki dize Her başa geçen ilkelerin, öğütlerin unuttu Yıllarca türlü vaatlerle bizleri uyuttu Kurduğun tek sağlam kurum kaldı; ordumuz Onu da bölmeye çalışıyor kim bilir kaç ferdimiz Vel-hasıl her fırsatta seni anar olduk Sensiz geçen bu günlere yanar olduk Sen yoktan var ettin kurdun cumhuriyeti Oysa biz! Hürken arar olduk hürriyeti
Cavit KAYIKCI 10 Ekim 2008 21:06
ŞEHİTLER DE ÖLÜR, VATAN DA BÖLÜNÜR.
Her kim söylemişse şehitler ölmez-vatan bölünmez koskocaman bir yalan, uyduruktan bir psikolojik harp tekniği vatansever vatan hainlerinin şirinlik, sevecenlik gösterisi böyle diyecekler ki pirim yapsınlar, böyle diyecekler ki bu maskenin altında diledikleri ihaneti ellerlini kollarını sallayarak yapabilsinler. Bu ezber çoktan bozulması gereken bir ezberdi. Kısmet bugüneymiş. Yüce milletim bilsin ki; ŞEHİTLER DE ÖLÜR VATAN DA BÖLÜNÜR. Hem de öyle bir bölünür ki; KİMSENİN RUHU DUYMADAN.
Şehitler de öyle bir ölür ki; BİR DAHA ASLA DİRİLMEMEK ÜZERE. Herkes şunu duysun bilsin ki Cennet-Cehennem bu dünyada yok, ahirette cennetlik olan şehitler bu dünya da geride bıraktıklarının durumunu görünce zevki sefaya düşebilirler mi? Onlar şehit olduklarının haftası dolmadan onların ailesini yüzüstü bırakanlara gelip de bu dünyada haddini bildirebilir mi? Şehit çocuğu diye o çocuğa boyun büktüren kişilere haddini bildirebilir mi? Kocası şehit oldu diye mahallesinde karısına göz koyan namussuz şerefsiz haysiyetsizlere haddini bildirebilir mi? Annesine babasına eşine çocuğuna en faydalı olacağı halde onların geçimini sağlayan tek evlat olduğu halde, annesinin babasının eşinin çocuğunun sefaletini gördüğünde çıkıp gelebilir mi? ahretten. Yardım edebilir mi? Durumlarını iyileştirebilir mi? Namerde muhtaç olmadan geçimlerini sağlayabilir mi? Çıkıp gelip yetkililerin yakasına yapışabilir mi?
Siyasiler, otoriteler, pasta pasta bu ülke kaynaklarını hortumlarken, lale devrinde bir eli yağda bir eli balda yaşarken geride bıraktıklarının tüyü bitmemiş yetim hakkı ile saltanat sürenlere dur diyebilir mi? Ahiretteki şehit ne istese yapabilir bu dünyaya ait. Geride bıraktıklarının hangi derdine derman olabilir? Ölüm nedir? Ahirete göç etmek. Ölüm cennette ya da cehennemde olmak demek değildir. İnsanlık tarihi boyunca tek bir şehidin dirilip geldiğini geride bıraktıklarının derdine derman olduğunu gösterebilir misiniz? Ama ben size o şehitlerin parası ile lale devrinde yaşarken şehitlerin ailelerini sefalete sürükleyenleri gösterebilirim. Gösterdiğimde ne yaparsınız? Yasal yoldan hak aramayı düşünmek varken o şehidin geride bıraktıklarına sahip çıkmak acısına ağrısına ortak olup yarım ekmeğinizi bölüp yemek varken o şehidin tüyü bitmemiş yetiminin parasına göz koyanlara aferin derseniz diyorsanız bilin ki sizin tavrınız onun ölüm sebebinden daha şerefsizcedir. Daha alçakçadır. Bu alçaklıkla da ne kadar övünseniz de azdır. Çünkü şehit bir ölmüştür siz ahiretteki ruhunu da öldürerek ikinci defa öldürmüşünüzdür. Bu bakımdan şehitler ölür öldürenler de geride bıraktıkları emanetine sahip çıkmak yerine vatansever vatan hainlerine uşaklık edenlerdir. Şakşakçılardır. Güç ve iktidar yalakaları melek yüzlü şeytan ruhlu canavarlardır. Şehidin uğruna can verdiği vurdumduymaz gölgesinden korkan ödlek biçare yaratıklardır.
VATAN DA BÖLÜNÜR. Hem de öyle bir bölünür ki; parça parça olur her bir parçası da tarih sahnesine dağılır ve sonra o vatanda yaşayanlar ondan önceki yaşayanları yerden yere vurur. Dün Aktütün karakoluna gündüz vakti sızan hainler ellerini kollarını sallayarak gelip karakola sızdılar. Peki, bu gün içimizde hangi makam ve mevkide ne kadar hain var biliyor muyuz? Aktütün deki sızmada ellerini kollarını sallaya sallaya gelen hainler 17 şehit canına kıydılar. Acaba bu ülkede ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşan hainler kaç milyon cana kıymanın planını yapıyor acaba.
Bu millet uyanmazsa VATAN DA ÖYLE BİR BÖLÜNÜR Kİ o zaman da iş işten çoktan geçmiş olur atı alan hainler de Üsküdar ı çoktan geçmiş olur. Ben diyorum ki; uyanık olun. Bunu art niyetliler çarpıtıyorlar: sanki ben diyorum ki gidin hain sandığınız kişinin yakasına yapışın ayaklanın vurun kırın her şeyi yerle bir edin şüphelendiğiniz kişileri recm edin taşlayın böyle mi diyorum ben? YASA DIŞINA ÇIKAN HERKES HAİNDEN DAHA HAİNDİR. SUÇLULUĞU İSPAT EDİLENENE KADAR KİŞİLERİ SUÇLU İLAN EDENLER DE ASIL SUÇLU OLANLARDIR. BU KOYMA AKILLILARIN BU ÜLKEYE VEREBİLECEKLERİ BİR ŞEY OLMADIĞI GİBİ VERECEKLERİ HER ŞEY ZARARDIR. SUÇTUR. AHLAKSIZLIKTIR. Şehitler ölür geride kalanlarına sahip çıkılmazsa. Vatan da bölünür uyanık olunmasa. Bu bakımdan STK larımız yasal olarak sesini en gür bir şekilde duyurmalı ve bu konuda da sen ben tartışması olmamalıdır.
Biz yasal sınırlar içinde demokratik yoldan acımızı şüphemizi korku ve gelecek endişemizi en güçlü bir şekilde duyurabiliriz. Şehitlerin Gazilerin geride bıraktıkları da bizim onurlu haklı ve ahlaklı mücadelemizle bilirler ki bu vatan için kanını canını verenlerin geride bıraktıklarına sahip çıkılır, bilirler ki yanlış olan hangi makam ve mevkide olursa olsun vatana ihanetten kendini yasal yoldan yüce divanda bulur. Bu şehit ve Gazilere içi boş söylemden daha fazla huzur verecektir.
Saygılarımla.
S.Nurettin ERDOĞAN 10 Ekim 2008 16:09
Sayın Şerafettin TURGAY ; her şeyden önce yaptığınız yorum için sonsuz teşekkürlerimi sunmak istedim sizlere... HAKKARİ-ŞEMDİNLİ bölgesinde DAĞ ve KOMANDO TUĞAYI'nın Şemdinli - Derecik komando tb.da 1989-1992 YILLARI ARASINDA tam 3 yıl tim komutanı olarak görev yaptım... Günlerdir taşınıp taşınmaması konu olan,ALAN, SAMANLI,UMURLU,YEŞİLOVA(ANADAĞ)MEŞELİK, AKTÜTÜN,DERECİK,GELİŞEN,ORTAKLAR,TÜTÜNLÜ,YAYLAPINAR,KONUR,BE
YYURDU,KARADAĞ,BALKAYALAR,ARİ,BASYAN,HAKURK ÜÇGENİNDE TAM 3 YIL SAVAŞTIM...Bu sürede 3 tugay komutanı gördüm...Biri rahmetli oldu ,biri emekli oldu,biri zorla emekli ettirildi korgeneral iken (ALTAY TOKAT)....Dün akşam TV.kanallarında (show da siyaset meydanı,kanal d de 32 gün,diger bir kanalda objektif) proğramı vardı... Sanki bu memleketin gerçek ve öz evlatları sadece birliklere emir komuta etmiş bu insanlar mı?...HANGİ proğrama dönüşümlü baktıysam ,hep kahraman onlar ve sanki onlar gögüse çarpışmış gibi öyle bir anlatıyorlarki anlatamam size...Hele ERDAL SARIZEYBEK 30 METREDE KARŞILAŞTIĞINI anlatıyor... Osman pamukoğlu hakkari yi kurtardığını anlatıyor...Gerçekten 24 yıllık bu mücadelede 5-10 metreden savaşıp, şehit olan yaralanan kahramanlarımızı Bu medyaya ve basına hiç anlatamadık...Adamlar tekeline almış basını anlatıyorda anlatıyor ,Sene 1995 de GENÇ-GÖZERTEPEDE BÖLGENİN tozunu attırdım timimle...Bölük komutanı Mete yarar bırak kurşun sıkmayı çatışma bölgesinde bile yokken adam a üstün cesaret ve feragat madalyası verildi..Bu madalya verilene kadar banada tb,tugay ve asayiş kolordu komutanı dahil değişik değişik çatışmalardan dolayı tam 3 saat ve 10 nun üzerinde takdir ve para ödülü verildi..Madalya töreninde isyan ettim ÇÜNKÜ HİÇ BİR SUÇ AYNI OLMADIĞI SÜRECE CEZASIDA AYNI OLAMAZDI,OYSA BAŞARI VE ÖDÜLLENDİRMEDE AYNI OLMALIYDI... birlik komutanıma verilmesine kızmadım ama en azından bu başarıya mazhar olan tim komutanıda aynı şekilde ödüllendirilmeliydi.Bu olayı niye anlatma gereğini duydum biliyormusunuz size,ben bölgeden döndükten sonra madalya yerine bir kağıt parçası daha verilerek ödüllendirildim..Oda tsk üstün cesaret ve feragat şerit rözetiyle,Oysa bölgede çatışırken yaralanmış olmama rağmen bana astsubay olduğum için madalyayı layık görmediler ama subay ve bl.k.olduğu için ayrıca bölgede bile olmayan ve tek kurşun sıkmayan mete YARAR madalyaya layık görülmüştü...Bizim sorunumuz birlik eksiliğine dayanıyor,bırakalım bu koltuk sevdasını...içimdeki duyguları yerel basın aracılığıyla dile getiren devremin yazısını sizlerle paylaşarak birbirimize sahip çıkmamız gerekliliğinin hatırlanmasını istedim...Tüm camiaya saygılar sunuyorum...
not: temad ve emekli asb.sitelerinde bu konuda konulması gereken hiç bir tavır ve icraat yok..
Yönetici yorumu: Sn.Erdoğan At Hasan'ın nam Hüseyin'in diye bir deyim vardır. Güneydoğudaki kahramanlarımızdan maalesef vefa duygusu esirgenmiştir.Ençok şehidi ve gaziyi bizler vermemize rağmen özlük haklarımızda olduğu gibi yok sayılmak istenmişiz. Bu konuları bu sitede tartıştık ayrıca sitemizde de bulunan Ersen Gürpınar'ın aşağıdaki linkten ulaşacağınız Milliyet Blogtaki KAN UYKUSU konulu yazısında bizlere yapılan vefasızlık dile getirilmiştir. Bizler kahraman olmak için değil bu ülkeye,bayrağına ve değerlerine saygı gereği terimizi,kanımızı ve canımızı feda ettik ve edeceğiz. Saygılarımızla http://www.Blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=12960
S.Nurettin ERDOĞAN 10 Ekim 2008 15:03
DEGERLİ BÜYÜKLERİM ve saygıdeger meslektaşlarım şimdi de size paylaşmak için yayına sokulan bu yazıya , bölgede kader arkadaşlığı yapan ve bölgede beraber uzun süre çalıştığım başka bir devremin yorumunu paylaşmak istedim.....SAYGILARIMLA..
bu ne devre lan yazari cavit gözüküyor senden geliyor pek anlamadim dogrusu ama aktütün görmüs birilerini ariyorsaniz corbada benimde tuzum olsun nede olsa bir zamanlar konurdan üzümkirana kadar bizden sorulurdu,leylek daginda kahvalti yapar basyanda aksam yemegi yerdik salakca kullanildigimiz zamanlarda ,yasami ve içinde dönen oyunlari tanimamiz zaman alip gecligimizi aldiysada yasamin adil olmadigini milyonlarca yillik insanlik tarihi boyuncada bunu kimsenin degistiremedigini ,insan olmanin erdemini cözemedigimiz sürecede bunun böyle sürecegini ögrendim.bahsettiginiz konulardaki en güzel sözleri yillar önce aziz nesin söylemisti zaten eeeeee bukadar salagin oldugu bir ülkede daha ne bekliyorsun......hos ve esen kal sevgili devrem kocaman öpüldünüz.
RIDVAN TAYHAN 10 Ekim 2008 13:59
Dernegimiz mensuplarından Yaşar KIZILTAN'ın kardeşi Karsın Kağızman ilçesinde Güvenlik Büroda görevli polis memuru olarak çalışan İhsan Kızıltan(35) kalp krizi geçirerek şehit olmuştur. ALLAH'tan şehidimize rahmet geride kalanlarına sabırlr dileriz...Başımız sagolsun TEMAD YALOVA İL YÖNETİMİ
Yönetici yorumu: Site yönetimi ve üyeleri olarak merhum İhsan Kızıltan'a Allahtan rahmet sevenlerine sabırlar diliyoruz
Cengiz ERTEN 10 Ekim 2008 12:42
Değerli Meslekdaşlarım; Kahpe teröristlerce Şehit Edilen Meslekdaşımız Hasan ÖNAL'ın evine ve ailesine taziye ziyaretinde bulunan, Şehidimizin sahipsiz olmadığını gösteren TEMAD Genel Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyelerine ve Eskişehir İl Teşkilatına şahsım adına çok teşekkür ederim.Sağolsunlar,Böyle bir zümrenin mensubu olmak beni bir kez daha onore etti. Saygılarımla.....
Şerafettin Turgay 10 Ekim 2008 00:50
Sayın ERDOĞAN , Saygıdeğer Meslektaşım ; Gerçeği tüm çıplaklığı ile dile getiren ,üzerine söylenecek söz bırakmayan değerli meslektaşımız Sayın Cavit bey' e bu güzel yazısı ,siz kıymetli arkadaşımıza da paylaşımınız için teşekkür eder, sonsuz saygılarımı sunarım .
Ersen Gürpınar 09 Ekim 2008 23:31
Sevgili Meslekdaşlarım Sitemiz ve mesaj grubunun üyesi yazı ve yorumları ile mesleki sorunlarımıza çözümler üreten assubay sevdalısı ERENCAN nickname ile yazan Hikmet GÜLKE isimli meslekdaşımız özel mesajlarımıza da yanıt vermemektedir. Karamanda yaşayan bu arkadaşımızın sağlık sorunları vardır endişe etmekteyim bilgisi olanlar veya telefonunu bilenler lütfen beni bilgilendirirlermi? Umarım herşey yolundadır.
S.Nurettin ERDOĞAN 09 Ekim 2008 16:46
EMEKLİ BİR DEVRE ARKADAŞIMIN,YÖRESEL BASINDA YAYINLADIĞI BİR YAZISINI SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM...SAYGILARIMLA...
İLGİNÇ ZAMANLAMA 08.10.2008 02:07:16
Yarın mecliste tezkere oylaması yapılacak, bir yıl daha sınır ötesi için yetki istenecek.
Sizce sonuç ne olacak? Bu yazıyı okuduktan sonra karşılaştığınız on kişiye sorun. Cevabı: Ezici bir çoğunlukla kabul edilecek olacaktır. Sorduğunuz on kişiden tek bir tanesi bile hayır kabul edilmeyecek diyemez. Demeyecektir. Kabul edilmez diyen çıkarsa resmimin altındaki bilgilerden bana ulaşıp birisi kabul edilmez dedi diyebilirsiniz.
Yarınki sonucu bu günden söylüyorum ezici bir şekilde tezkere kabul edilecek. Ne kadar ileri görüşlü ne kadar kâhin bir hemşerinizim değil mi? İlkokul çocuğunun bile bilmekte zorlanmayacağı tezkere sonucunu bu günden bilen hemşerinizle gurur mu duymak istersiniz? Yoksa bize dayatılan bu sonucun nedenleri üzerinde biraz düşünüp kafa mı yormak istersiniz?
Terör örgütü 08 EKİM 2008de tezkere oylamasının yapılacağını bildiği halde bir hafta öncesinden (03 EKİM 2008de) neden bu kadar alelacele bir baskın düzenlesin ki? Siz böyle bir örgütte söz sahibi olsaydınız bu kararı verir miydiniz?
Ağzı olan konuşuyor, ağzı olan konuşup bildiği bilmediği her konuda ahkâm kesiyor, yok o öyle değil böyleydi, böyle değil şöyleydi beyin fırtınasını fırtınaya beynini kaptırmak olarak algılayanlara beynini kullanma fırsatı veren bir soru. Neden tezkereye bir haftadan az zaman varken terör örgütü böyle bir eylem yapmıştır neden?
İçinizde o bölgeyi gören kaç kişi var? İçinizde değil çatışmaya girmek, o bölgeden turist olarak dahi seyahat eden kaç kişi var? Bu satırlarda yorumlarını okuduğunuz Sayın Dursun ÇELİK ve Sayın S.Nurettin ERDOĞAN dışında kaçınız o bölgeyi gördünüz? Bu sorum aynı zamanda size de sorulmuş bir sorudur. GİTTİNİZ GÖRDÜNÜZ HAYATINIZIN BİR KESİTİ ORALARDA GEÇTİ ANLATIN DA ANLAMAYANLAR, ANLAMIŞ GİBİ YAPANLAR HERKONUDA BİLMEDEN AHKÂM KESENLER ÖĞRENSİN NEYMİŞ AKTÜTÜN GERÇEĞİ, S.Nurettin ERDOĞAN HANGİ ÇATIŞMADA NASIL YARALANMIŞ? DURSUN ÇELİK NELER YAŞAMIŞ HİÇ DEĞİLSE BESLEME BASINA SESİNİZİ DUYURAMAZSANIZ BİLE YEREL BASINA ANLATIN. HİÇ DEĞİLSE HEMŞERİLERİNİZE ANLATIN.
Bu satırlarda kedi köpek maması anlatanlar bile köşe yazarlığı yaparken ömrü Güneydoğularda geçmiş kişiler Vietnam Gazicilerinde bile yaşanan sendurumdan dahi olsa derdini anlatmak için Çankırı web sitelerinde neden köşe yazarlığı reva görülmüyor onu da anlatın. Bu Güneydoğu gazisi hemşerilerinizle gurur duymayacaksınız da iki lafı bir araya getiremeyen hasbelkader okey masasında dernek kuran içi boş bu derneklerle de kahve köşelerinde vatan kurtaranlarla mı gurur duyacaksınız? Kahve köşesinde vatan kurtaranlar sizin hakkınızı savunamaz. Her konuda ahkâm kesenler her şeyden bir kepçe bilenler de sizin hakkınızı savunamaz.
Bu gün Aktütünde şehit olanlar için yüreğiniz yanarken, bu gün Aktütünde yaralanan Gazileri düşünürken neden Çankırılı hemşeriniz S.Nurettin ERDOĞANı Dursun ÇELİKi düşünemiyorsunuz? Bu insanlar da bu gün Aktütünde olanlar kadar çatıştılar yaralandılar hayata tutunup dört elle sarıldılar. Bu Gaziler tırnaklarını kesip atmadı, kimisi kolunu, kimisi, bacağını, kimisi, gözünü kulağını verdi. Teneke suratını süsleyip teneke bedenini süsleyip altın makyajı gibi sırıtanlara karı gibi manikür pedikür bilmem ne kür yaparak kesip attıkları tırnakları fazla gelebilir. Ama bu Gazilere ne kolları ne bacakları ne elleri ne ayakları ne de gözleri yüzleri fazla değildi, namerde şerefliye-şerefsize muhtaç olmadan da normal hayatını sürmeleri analarının ak sütü kadar helaldi. Hayatta kalmak mıdır suç olan? Kahpe kurşuna hedef olmadan kahpeyi alnının tam ortasından vurmak mıdır suç olan? Görülmeden görmek vurulmadan vurmak değil midir en geçerli savaş kuralı?
Bu işte bir bit yeniği var. Bu işe gönül koyanlarla kaçanlar aynı kefede olamaz. Bu işe can verenlerle nutuk atanlar da aynı kefede olamaz. 24 yıldır ateş yanarken kimi ateşi körüklüyor, kimi ateşi yalancıktan üflerken içine benzin döküyor, ama hep aynı türden anaların yüreği yanıyor. Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar sözü aynen gerçek olurken vatansever vatan hainleri türedikçe türüyor. Her şeyi bilen vatansever vatan hainleri bari bu konuyu da bilmeyiverin. Nesini biliyorsunuz bu davanın ideolojik sapıklar, beyni yıkanmış yarım akıllılar? Nesine tarafsınız? Halisane yüreği yanan tertemiz içinden geldiğini aktarma bir parça da olsa katkım olur mu acaba diyenleri kastetmediğim aşikârdır. Ancak, yarım hoca dinden, yarım doktor candan ederken yarım akılla dünyalara ders veren andavallılara soruyorum.
Aktütünü gördünüz mü hiç hayatınızda? Bafra sigarası gibi, asker sigarası gibi tütün gibi tününe mi benziyor Aktütün? Berkuru, Gülyazıyı, Ortadağı, Siyahkaya, Saçlı tepe, Tarık tep, Güroymak, Yağızoymak, Işıkveren, Taşdelen, Akdizgin, Damlarca, Andaç, Üzümlü, İkiyaka karakolunu ve dahası hangi yakasını hangi boyutunu gördünüz bu olayın?
Neden tezkereye bir haftadan az zaman varken terör örgütü böyle bir eylem yapmıştır neden?
Kafasını kuma gömen Devekuşu aynı zamanda vücudunun en değerli parçası olarak kafasını gösterirse bu sorunlar 24 yıl çeyrek asır değil daha asırlarca devam eder.
Sınır ötesi tezkere oylamasından bir hafta önce böyle bir baskın yapmak kimin işine yarar?
Her kimin işine yararsa yarasın böyle bir eylemin sınır ötesi operasyon tezkeresinin oylanmasından bir hafta önce yapılması asla terör örgütünün işine yaramayacağı kesindir.
Bu çapta bir saldırı her durumda sınır ötesi tezkeresinin kabulü demektir. Hatta bu saldırı sınır ötesi tezkeresinin onayı demektir. O halde neden terör örgütü böyle bir zamanda bu saldırıyı yaparak bir yıl boyunca operasyonlara maruz kalmayı seçti? Bunun karşılığında terör örgütüne dışımızdaki dünyadan kim ya da kimler ne vade bulundu?
YÜCE TÜRK ULUSU ŞİMDİ UYANIK OLMAZ İSE, BAŞKA HİÇ BİR ZAMANA GEREK KALMAYACAKTIR KANAATİNDEYİM.
ŞİMDİ DÜŞÜNMEYECEKSE BAŞKA BİR ZAMAN DÜŞÜNMEYE DAHİ FIRSATI OLMAYACAĞI KANAATİNDEYİM.
ŞİMDİ ŞÜPHELENMEZSE BAŞKA HİÇBİR ZAMAN ŞÜPHELENEMEYECEĞİ KANAATİNDEYİM. EN YAKIN ARKADAŞINDAN, KARDEŞİNDEN, ÇOCUĞUNDAN, BÜYÜĞÜNDEN, KÜÇÜĞÜNDEN, ETLİLİSİNDEN YETKİLİSİNDEN GÖLGESİNDEN DAHİ ŞÜPHELENMEZ VE SORGULAMAZSA BAŞKA BİR ZAMAN SORGULANAN KENDİSİ OLUR KANAATİNDEYİM O SORGUDA DA KAFASINDA KAÇ KAT ÇUVAL OLUR ONU DA ALLAH BİLİR KANAATİNDEYİM.
AK PARTİNİN İKTİDARA GELİŞİNDE BU YEMİ YUTANLAR BUGÜN EN ÇOK AĞIT YAKIP YAS TUTANLARDIR.
Ey çokbilmişler! Ey her şeyi bilmişler siz bilmiyorsunuz, neyi bilmediğinizi de bilmiyorsunuz.
Bir top mermisi, bir obüs mermisi, şehrin göbeğine düşse Marmara depreminden kat be kat yıkım yaratır, yüzlerce binlerce ölen olur, şu andaki konvansiyonel olarak kullanılan en büyük top yukarıda saydığım Aktütün dahil yerlerde o arazide tek bir sinek dahi öldürmez bir bir teröristin üzerine düşmediği müddetçe. Yatık yolla gittiği için de kayanın önüne gelir patlar, kayanın arkasına sesten başka bir şey gitmez o kaya ve kayalar ki en küçüğü evin bir odası gibidir Dünya üzerinde bu tür kaya ve koruganlara etkili olan füzeler bile bu bölgede tek bir sinek dahi öldüremez, tabii ki birebir teröristin üzerine düşmediği durumlarda. O bölgede sabahtan akşama kadar tank top mermisi atıldığı halde teröristlerin burnu kanamadan çay kahve içip telsiz mandalı ile de attın ama vuramadın diye psikolojik harp yaptığını bilmeyen yoktur. On yıllarca bu kayaları kendine mesken edinen teröristler kayaların oyuklarından kendine sadece namlu ucu ve bir gözün görebileceği kadar delikler kazmış o mevzileri de on yıllar boyu geliştirmişlerdir. Burası can pazarı Kadıköydeki Salı pazarına benzemez. Bölgenin doğal yapısı görünenden çok daha farklıdır. Dağlar kayalardan hemde çelik gibi kayalardan oluşur bazı dağlarda kaya dışında bir avuç toprak dahi bulunmaz. Şiker tepe ve binlercesi.
Sınır ötesi operasyon yetkisi olsa ne olur olmasa ne olur? Tampon Bölge kurma yetkisi var mı? Yok. Böyle bir niyet var mı? Niyet elbette var, peki cesaret var mı? Osman PAMUKOĞLU diye emekli bir paşa çıkmış parti kurmuş ben onu yaparım bunu yaparım üstüne bir de şunu yaparım iyi o halde ABD Irakı işgal etmemişti neden yapmadın? Neden tampon bölge teklif etmedin? Bütün Ülke senin ve senin gibi yetkili makamların çözümünü beklerken sen ne yaptın? O zaman ben şöyle yapacağım ama amirlerim siyasi otorite izin vermediği için yapamıyorum deyip istifa etseydin ya. Madem ki şimdi yapacaktın mademki efsaneydin de bu hortlayan terör ne?
24 yıl o bölgede barınan, taşını toprağını, ağacını dalını, havasını kurdunu kuşunu, yılanını tilkisini tanıyan yılan gibi sokulup, tilki gibi düşünen teröristle 3 ayı dolmadan o bölgeye gönderilen 20 yaşındaki ana kuzuları bir olabilir mi?. Ona rağmen cansiperane canı pahasına şavaşan bu vatan evlatlarına bir beton korugan beton mevzi yapamayan bunu da yüzü kızarmadan parasızlıktan yapamadık diye söyleyebilenlere pes doğrusu demekten başka bir söz bulamıyor insan.
Kaldırımları her yıl yenilerken Aktütün karakolunu yenileyemeyenlere, ceylan derisi koltuklarda bir güne bin gün emekli maaşı hesabı yapanlara, tüyü bitmemiş yetim hakkını çarçur ederek lüks makam arabası ile caka satanlara, kendisi yetmiyormuş gibi eşine makam arabası tahsis ettirenlere, Aktütünde güpegündüz karakol basılırken Antalyada golf oynayan Komutanlara, ne yani Aktütüne mi gitseydim derken zevki sefaya düşenlere hakikaten pes doğrusu.
Bütün bunlar olurken, vatan evlatları canını verirken makam ve mevki sahiplerinin lale devrinde yaşamasını savunan halka da pes doğrusu. İçime sinmiyor bu yaşananlar ama dile getirmeyim neme lazım demek de ancak bu kadar olur. Yalakalık, padişahım sen çok yaşacılık, gölgesinden korkmak bu kadar olur.
Bu millet yemedi, yedirdi, içmedi içirdi, 70-80 yıldır tek bir savaş olmadığı halde dişinden tırnağından artırdı Ordusunu besledi. O Ordu ki içinden Ergenekon sanığı Orgeneraller çıkarıyorsa, O ordu ki, İçinden İlhami ERDİL gibi yolsuzlukları mahkeme kararı ile kesinleşen Orgeneraller çıkarıyorsa bu millet kime müracaat etsin? Bu millet kime güvensin? 70-80 yıl yememiş yedirmiş bu millet, içmemiş içirmiş bu millet her bir yanlışa defalarca pirim vermiş benim Ordum bağrımdan çıkmış diye bağrına basmışken o Ordunun en yetkili makamındaki Hava Kuvvetleri Komutanı çatışma anında masum vatan evlatlarının kanı oluk oluk akarken nasıl olur da Antalyada golf oynayabilir? Bu Ordunun Genelkurmay Başkanının başka bir ülkenin ağlama duvarı fotoğraf karesinde turistik amaçlı dahi olsa ne işi olabilir? Bu ülkenin emekli bir paşası millet asgari ücretle kıvrım kıvrım kıvranırken, şehit aileleri kapı kapı dilenmeye mahkum edilirken kendilerine bakacak çiğit gibi delikanlılar fidan boyu ile hakkın rahmetine kavuşurken boynu bükük yarı aç yalınayak yarı çıplak gezerken hangi vicdanla bu makam arabalarına binilebilir? Emeklilikte bir makam varsa bir araba da bana verin be kardeşim. Alnının terini yiyen benim, sırtı terleyen benim beş buçuk yıl botu kaylarda parça parça olan yine benim ve dahası kışın iliklerine kadar soğuğu hisseden onlar kaloriferli odalarda sıcak çay içerken, yazında en sıçak güneşi yiyen benim benim onlar klimalı odalarda küfür küfür serinlerken o müteahiti bu müteahiti odalarında konuk ederken. Eşime de bir makam arabası verin onların eşi çay partilerinden çay partisine konken partisinden kendilerine tahsisli makam arabası ile giderken yıllarca kocasından ayrı kaldığı için. MADEMKİ BU MİLLETİN KAYNAKLARI BU KADAR BOLSA İLK ÖNCE HAKEDENE VERİN BU KAYNAKLARI. YILLARDIR LALE DEVRİNDE BİR ELİ YAĞDA BİR ELİ BALDA YAŞAYANLARA DEĞİL.
Her şeyi sorgularken bir de şu teamüllere göre Ordunun yönetimini otomatiğe bağlayanları sorgulayın soğan erkeği değilseniz, kim otomatiğe bağlamış bunu onu da sorgulayın, kim karar vermiş onu da sorgulayın, Bir Ordu milletinden başına buyruk yönetilebilir mi? Bir Ordu Milletin hür iradesi ile seçilmiş iktidarın yetkisi dışında nasıl kendi kendini otomatiğe bağlayabilir onu da sorgulayın, Üst kademedekiler saltanat sürerken alt rütbedekiler nasıl sefalet için de kalır onu da sorgulayın sorgulama cesaretiniz yoksa da adamız diye ortada dolaşmayın, bilmediğiniz her meseleye de hariçten gazel okumayın.
Terörden çektik çekmesine ama yolsuzluklardan çekmeseydik bari ihmalkârlıktan bir çektik ama ihanetten çekmeseydik bari. Her kim ki bu millete ihanet ediyorsa hesabını vermeli hangi makamda hangi mevkide olursa olsun. Hiç kimse dokunulmaz dokunulamaz değil, hiç kimsenin kanının rengi diğerinden farklı değil, bu ülkenin savcıları hâkimleri başını yastığa koyduklarında rahat uyuyorlarsa vicdanları sızlamıyorsa bu ateş er geç onların yakınlarına ya da kendi ailelerine de düşecektir. Terör ateş düştüğü yeri yaktığında o ateş o savcı ve hâkimlerin veya yakınlarının en sevdiklerinin can evinden vurduğunda iş işten çoktan geçmiş olacaktır. O zamanki hiçbir hayıflanma da fayda etmeyecektir.
Yarınki sınır ötesi tezkeresinin sonucu belli ama tezkereyi çıkarmak için eylem düzenleyenlerin onlara bu eylemi düzenlettirenlerin niyetleri belirsiz bir kara kutu. Bu tezkerenin sonunda millet olarak bizi nasıl bir sonuç bekliyor göreceğiz.
Büyük devletler küçük devletleri işgal etmek için eskiden haklılık aramazdı, şimdi artık Dünyaya haklılık ispat peşindeler. Bir ülke başka bir ülkeyi işgal ederken artık haklı bir şekilde işgal ediyor, sıralama aynen şöyle;
Önce suni bir sorunla orta büyüklükteki bir ülke daha küçük bir ülke veya ülke içindeki ayrılıkçıların üzerine salınıyor.
Rusya-Güney Osetya-Gürcistan Örneğinde olduğu gibi,
ABD-Kuveyt-Irak örneğinde olduğu gibi,
ABD-Kuzey Irak-Türkiye örneğinde olabileceği gibi, bu da nerden çıktı şimdi dediğinizi duyar gibiyim. Keşke hiç çıkmasa değil mi?
Ama bu örnek veya buna benzer örnekler olmadan BOP gerçekleşebilir mi?
Umarız ABDde bizim sınırlarımızın değiştiği bir harita falan yayınlanmamıştır. Yok böyle bir şey değil mi?
Umarız Türkiye İrandan önceki hedef değildir. Türkiyeye 80.000 ABD askeri sokulmak istenmedi, memleketten bütün işlevsel limanlar ve havayolları Irakta bulunan 3 milyondan fazla Türkmen akrabamızın katledilmesi, İranda bulunan 20 milyondan fazla Azeri gardaşlarımızın gelecekteki savaşta katledilmesi için bizim ülkemize yerleştirme talebi veya 1 Mart tezkeresi diye bir şey duyan var mı? Yok böyle bir şey değil mi?
Terörle mücadele için koskocaman temsilci bile atadılar. Böyle bir niyetleri olsaydı temsilci, kemci, kümcü, diye oyalama yaparlardı değil mi?
ABD dost bir devlettir dost millettir dost insanlardan oluşur, kuruldu kurulalı da kimseyle savaşmamıştır. Vefalı bir millettir. Özellikle 8 yıl ABD istedi diye İranla savaşan Iraka sırf bu yüzden bu vefa borcu için işgal etmemiştir. Biz de dost olursak bize ne yapsın ki, bakın Bağdatın haline eee ne demişler Ana gibi yar olmaz Bağdat gibi diyar olmaz 8 yıl ABD için İranla savaşan Irakın Başkenti de böyle huzur ve sükün içinde olmalıydı değil mi?
Ana gibi yar olmaz Bağdat gibi diyar olmaz dostum dostum diyenler, aşık Veyselin türküsünü söyleyenler dost dost diye nicesine sarılanların anası izin veriyorsa Bağdata gitmelerine analarını da alıp gitmelerine gerek yok bir devlet büyüğümüzün dediği gibi. Gitsinler de görsünler dostluğun güzel yüzünü.
Saygılarımla.
Yazar: Cavit KAYIKCI
Hayati ERGÜRBÜZ 09 Ekim 2008 13:43
Kimse kusura bakmasın arkadaşlar, bundan bir yıl önce bazı ulus devletlerin yok olacağına dair MİT endişelerini bildirmedi mi,bu Türkiyeye yeni bir açılımın habercisiydi,bundan sonra gerek AB nin gerek ABD nin gerek se hükümetin tüm açıklamaları bu tezin altını doldurur nitelikte idi,Kusura bakmasınlar ama şimdi, istihbarat toplama bölgesinden 45 katırın toplandığını,aynı bölgede 300 kadar insanın hareketini tesbit edemeyen Mit nasıl oluyor da 5-10 yıl sonrasının tahlilini yapıyor,bence bu tahlil falan değil düpedüz alıştırma hareketidir(bir gün fena çarpacaklar beni ama )
Hayati ERGÜRBÜZ 09 Ekim 2008 13:22
Sevgili meslekdaşlarım,affınıza sığınarak mail grubumuza gönderemediğim için bura da yayınlama durumunda kalıyorum,fazla yer işgal ettiği için özür diliyorum,ama bunları da bilmemiz gerekli..
Yılmaz özdilin dün yayınlanan aşağıdaki yazısı salı gününe aitti,bu yazı da bu gün ki hürriyet te idi,saygı ile
İstikbal golflerdedir
Orgeneral \"Antalya Serik\"teki \"Ramazan\" Bayramı Turnuvasında \"yeşil\"likler içinde golf oynarken; Aktütünde şehit düşen \"Antalya Serik\"li piyade erin ismi neydi biliyor musunuz?
\"Ramazan Yeşil!\" * Ama, bu değildir asıl rezalet. * Turnuvaya 10 golfçü katıldı.
Orgeneral 9uncu oldu! * Uçak uçuracağına golf oynuyor.
Onu da anca bu kadar oynuyor. * Hava Kuvvetleri Komutanı, bu sortiden sonra 365 gün 24 saat F16nın pilot koltuğunda otursa, gene de hikáyedir...
İstifa etmesi lazım.
Ama etmez.
Görev süresinin biteceği ağustosa kadar bekleyecek. O gidince, yerine kim gelecek?
Harp Akademileri Komutanı...
Orgeneral Hasan Aksay. * Bak, ondan umutluyum...
Çünkü müstakbel Hava Kuvvetleri Komutanımız, aynı turnuvada 5inci oldu! * Bu arada.
Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın, 15 şehidi toprağa verirken gözleri dolu dolu olduktan sonra, taziyeye gideceklerine, televizyon karşısına kurulup, Hacettepe-Beşiktaş maçını seyrettikleri ve telefonu kaldırıp, Ertuğrul Sağlamı aradıkları ortaya çıktı...
Cumhurbaşkanımız, \"Maçı beraber seyrettik, çok üzgün görünüyordun, bu halin bizi de üzdü, sayın başbakan da benimle aynı duyguları paylaşıyor, futboldur, her şey olur, kendini üzmeye değmez, Allah hakkında hayırlısını nasip etsin\" dedi. * E hal böyleyken sanırım siz de, sayın cumhurbaşkanımız ve başbakanımızla aynı duyguları paylaşıyorsunuzdur...
Üzül üzül, bi yere kadar yani.
Tansel KURŞUN 09 Ekim 2008 11:03
Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz ÖZDİL'İN 07 Ekim 2008 tarihli yazısını tüm ağabeylerimin ve kardeşlerimin okumasını tavsiye ediyorum.Hakikaten takdire şayan bir yazı...Saygılarımla
Yönetici yorumu: Sayın Tansel KURŞUN bahsettiğiniz yazı bir kaç mesaj aşağıda;
Sayın Hayati ERGÜRBÜZ 08 October 2008 07:58 Sitemize eklemiştir.Teşekkürler.
mehmet emin atılgan 09 Ekim 2008 09:38
YORUMSUZ....
UMUR TALU: Dipsiz Kuyu
Biz sporcunun zeki, çevik ve de ahlaklısını... Hava Kuvvetleri Komutanı, "baskın sonrasında da golf oynuyordu" eleştirileri için, "Eleştiride bulunanları mutlu etmek için o gün Aktütün'e mi gitseydim" dedi. Haklı! Oradaki 21 yaşındaki komutan, 30'undaki uzmanlar, 21 yaşındaki askerler "hepimizi mutlu etmek için" oradaydı zaten. 10 askeri öldürülünce (hiç hazzetmediğimiz) Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Afganistan'a koştuğu dünyada biz komutan değildik, orada asker hiç değildik ve biz de Aktütün'e gitmedik! Milyonlarca insan o gün Aktütün'e gitmedi! Çünkü "hayat başka türlü devam ediyor". Ama esas mesele o değil. Komutan'ın ne sebeple olursa olsun oraya gitmemesi değil. Zaten haberi olsa da gitmesi şart değil. Genelkurmay Başkanı "Golf oynamak isterdim ama Türkiye öyle bir yer değil" demişken... Genelkurmay İkinci Başkanı "Karakol taşınacaktı ama mali sorunlar..." filan derken... Hava Kuvvetleri Komutanı'nın "Geleneksel Ramazan Bayramı Golf Turnuvası"nda oynaması da değil... Lakin Hava Kuvvetleri üs ve tesislerine, "golf sahaları" yaptırılabilmesi mesele. Tanık askerlerin bildirdiği üzre... "Golf topları için bina inşası, arazilerin çimlendirilip sulama sistemi kurulması, sahaları üslerin kendi imkânlarıyla yapmalarının emredilmesi". Golf de, spor da, top da, çim de kötü şeyler değil elbette. Eşitlik değilse de barış dolu en azından! Ama bunlar, misal Fenerbahçe'de trilyonlarla yeniden yeni orduevi inşa edilirken, en yetkili ağızlardan "Karakollar mali sorunlar yüzünden bir yıldır taşınamadı" açıklamasıyla aynı toprak üstünde, aynı gök altında yapılıyorsa...
Hiç tartışmadan, gocunmadan, itiraz ne kelime, soru dahi sormadan onbinlerce insan evladını verdi; milyonlarca Türk, Kürt çocuğun geleceğini sağlamlaştırılabilecek akıl, kaynak, enerji ve hukuk "terör ve terörle mücadele"de eridi. Ancak, burası cumhuriyet ve demokrasi ise, sorumlu birileri sadece "tezkere" istemeyecek, sadece "demokrasinin daraltılması"nı talep etmeyecek; hesap da verecek. Kaynakların ve evlatların nasıl kullanıldığına dair sorumluluk bilecek ve Büyük Millet Meclisi ile millete bunun hesabını verecek. İster gururla, başı dik... İster bazen utanarak, sıkılarak. Siyasi iktidar da öyle. Eski krizlerden yeni krizlere bu kez dünyayla sürüklenmekte olan, yoksulu, yoksunu bol ülkede hele hele!
Soğuk savaş "Geçen sene Diyarbakır hava üssünden size bildirmişlerdi. 'PKK ile savaşıyoruz ama kaloriferimiz yanmıyor' diye. Siz yazmıştınız. İnanın çok fırtına koptu. Kaloriferler üç ay yanmamıştı. Komutan 'Umur Talu'ya mail atmayın' dedi brifingde sert bir ses tonuyla: 'O adam mı çözecek kömür işini'. Ben nasıl korgenerale mail atayım ki. Bu sene 3'üncü yıl; kalorifer yine yanmayacak. Ödenek yokmuş. 200 YTL elektrik parası vereceğiz yine galiba. Bilmenizi istedim. Allah'a emanet olun."
Yaralı sevgi "Bir süre önce görev yaptığım Şırnak'taki görev şartlarımızı anlatayım size: Suyumuz yoktu, elektriğimiz yoktu, yolumuz yoktu. Mutfağımız, banyomuz, koğuşumuz, tuvaletimiz yoktu. Çadırlarımız depo, yediğimiz ekmek elle bölünemeyecek kadar sert idi. Toprak altına yaptığımız Köm adı verilen barınaklarda fareler, bitlerle yattık. Gönül rızasıyla seve seve görev yaptık. Ama sizin de dediğiniz gibi 1'in 4'ünü hak edemeyen tek personel olmak, paramızı kesen Oyak'ta söz sahibi olamamak, maaş ve tazminat haksızlıkları, orduevleri vesaire yaralıyor bizi."
Dağa taşa "Sevgili Umur Abi. Ben Aktütün'de 10 yıl kadar önce tim komutanlığı yaptım. 1997'den beri çatısına koyduğumuz taşlar bile aynı nitelikte kalmış. Utanıyorum. 13 Eylül 1992'de Aktütün'de 22 değil 24 şehit var abi. O dönemki bölük komutanı genç yaşında yaşadığı travmayla görevi bıraktı biliyorum. Diyorlar ya, 'İlk kez gündüz saldırısı' diye... 8 Temmuz 1997'de sabah 10'da saldırı oldu. 300 kişilik bir grup tam 10 saat saldırdı. O çatışmada şehit verildiğini bilmiyorlar mı? 30 Eylül 1992'de Derecik karakolunda çok şehit verildi. Sonra orası komando taburu oldu. Bu tarihten sonra cesaret edip saldıramadılar. Aktütünler'de hep trajedi yaşanır. Mayınlı bölgede odun toplamaya gidip mayına basan şehit vardır. Hasta arkadaşını sırtında indirip doldur boşalt yapılırken indirdiği arkadaşının kurşunuyla ölen vardır. Arkadaşını yanlışlıkla vuran belli bir cezadan sonra yine Aktütün'e gönderilmiştir kalan askerliği için. Onun ızdırabı bilinir mi? Duyun abi Aktütün'ün çığlığını. O çığlık Aktütün'ü çevreleyen Bayraktepe'ye, Harasbitepe'ye, Cesurtepe'ye, Otyeri gediğine, Bercara, Leylek dağına vurup da, aşamadan oraları, yine Aktütün'e kurşun olarak dönmesin. 17 askeri toprağa düşüren her Kaleş, Biksi, Doçka, RPG 11 mermisi aşsın o dağları da hepimizi vursun. O zaman Aktütünler bir daha olmaz belki."
Vurmasın kurşunlar. Başka ihtimal ve imkânlar da var.
İki tane "duygusal istifa" sebebi vardır: 1. Onurunuza (utanmadan) dokun(ul)duğu için; 2. Onurunuz sizi utanmaya davet ettiği için. Mesela, Ertuğrul Sağlam'ınki daha ziyade birinciye girer. Beşiktaş'ın yıllarını, kaynaklarını, "onur"unu "karanlık" aracılara, bilinçsiz harcamalara, adaletsiz tutumlara yediren tepedeki yöneticilerin istifasızlığı ise "utanmazlık"a girer komutanım!
Katillere gelince... Onlar kana doymuyor. Aynı Gaffar Okkan suikastı gibi Diyarbakır'ın ortasında hem katliam, hem kışkırtma, hem nefret ateşi, hem savaş, şiddet, ölüm humması. Lanet olsun!
SELÇUK İÇER 09 Ekim 2008 02:18
DİYARBAKIR\'IN YERİNİDEMİ DEĞİŞTİRECEKSİNİZ. Diyarbakırda servis araçlarına bu kaçıncı saldırı olayı? Demek ki ters giden bir şey var akıl almıyor bu nasıl vilayettir teröristler işi otomatiğe bağlamışlar senede bir kaç kez servis araçlarına bu tür saldırıları rahatça yapıyorlar, şehir içinde el bombalı ve uzun namlulu silahlarla. Asayiş yok, kontrol yok\'\'Şehir merkezinde uzun namlulu silahlar.\'\' polisin güvenliğini kim sağlayacak burada eski Em. Md. Gaffar OKAN\'da şehit edilmedi mi? Bu günde aynı şehirde 6 polisimiz şehit oldu birçok yaralı var. Ne yapacağız DİYARBAKIR\'ındamı yerini değiştireceğiz. Bu olaylardan demek ki hiç ders alınmamış. Bu şehirde tarih sürekli tekerrür ediyor. ŞEHİTLERİMİZE ALLAH\'TAN RAHMET YARALILARA ACİL ŞİFALAR YAKINLARINADA SABIRLAR DİLERİM ULUSUMUZUN BAŞI SAĞOLSUN. Selçuk İÇER E.Kara Bnd. Asb. 1976-26
yaşar yılmaz 09 Ekim 2008 00:00
Sayın Ergürbüz, Hergün gazete alırım ama buraya taşıdığınız yazıyı okumamıştım.Zaten bunu siyasi olarak algılamakta zaten doğru değil.Yılmaz Erdil'i SABAH gazetesinde yazarken okurdum.Aslında eksik yazmış. Şunları da eklemesi gerekirdi.
-Karakol inşası ve taşınması için ödenek yetersiz.Ama Sayın büyükanıt'ın hayallerini gerçekleştirmesi için yeterli.
-Golf oynamak için zaman var.Ama Aktütün için yok.
-lider personel olan Şehit Asb.kardeşimiz ve onun gibi şehit olmaya hazır binlerce Asb.ın temsil tazminatı,1/4 derece alma hakkı yok.Ama sb.ların var.
Gerektiğinde bu vatan için Şehit olmaya hazır binlerce Asb.hala büro memuru statüsünde ve ''bürolarını bırakarak''şehit oluyorlar ama sesini çıkaran yok.
Daha neler neler...
Mustafa SEVİMLİ 08 Ekim 2008 17:59
Dikkat.!. BORNOVA TEMAD Geliyor... Bugün İzmir TEMAD Şubelerinin katılımıyla Cumhuriyet Meydanında "Terörü Lânet Mitingi" yapıldı. Katılımcı sayısı 300~500 kişi kadardı. Dolayısıyla miting TEMAD'I temsil boyutunda kabul edilebilir. Bu anlamda bir miting için diğer STK' LARLA ortak hareket edilmeliydi. Basının ilgisi vardı. İlginin sonucunu yazılı ve görsel basından göreceğiz. Mitingden sonra Bornova TEMAD Yönetimi, Lokalde bir bilgilendirme toplantısı yaptı. Bizlere yakışır ve gerekli, faydalı bir bilgilendirme oldu. Bornova TEMAD yöneticisi arkadaşlarımızın istekleri, projeleri, hedefleri çok yerinde ve gerçekleşmesi zorunludur ve desteklenmeleri gerekir. Bornova TEMAD, derneklerimiz genelinde yakın gelecekte "örnek" bir şube olacaktır. Arkadaşlarımızda bu "çaba" var. Başkan Okan ERDEM başkanlığındaki yönetime teşekkürlerimle, başarılar dilerim. Selamlarımla./M.S/Ekim'08
Gazanfer Yüksel 08 Ekim 2008 13:22
MRB.YIL 1939 ILA 1945 YILLARI ARASINDA TRAKYADA OZELLIKLE GELIBOLU YARIM ADASINA TAPILAN BETON KORUGANLARI COGUMUZ GORMUSUZDUR, GORMEMEK OLANAKSIZ CUNKU BINLECE VAR.AKTÜTÜN VE DAHA NICE KARAKOLLARI GORDUKCE AKLIMA BU KORUGANLAR GELIR. 1939 -1945 YILLARI ARASINDA .DUNYA TAM BIR CEHENNEME DONMUS.GENC TURKIYE CUMHURUYETI YENI KURULMUS.NE DISARDAN ICERIYE NE ICERDEN DISARIYA.NE MALZEME.NE YIYECEK .NE GIYECEK, HATTA INSAN GIRISİ VE CIKISI YOK .IKINCI DUNYA SAVASI OLANCA SIDDETIYLE DEVAM EDIYOR. BU ULKEDE KAC TANE CIMENTO FABRIKASI VARDI HEMEN HEMEN YOK GIBI IKI UCU GECMIYOR.KAC TANE DEMIR CELIK FABRIKASI VARDI.KAC TANE CIVI FABRIKASI VARDI.KAC TANE ARAC VARDI.NE YAZIKKI YOK DENECEK KADAR AZDI. BU KORUGANLAR YAPILIRKEN , CALISAN BIRINI TANIMA SANSIM OLMUSTU.GELIBOLU ISKELESINDEN , KUMU, CAKILI, CIMENTOYU ,DEMIRI ALIP ESSEK VE KATIR SIRTINDA SEMERINDE KILOMETRELERCE TASINRAK YAPILDIGINI SOYLEMISTI. BUGUN HALA O KORUGANLARIN INANIRMISINIZ, KALIP TAHTALARININ MEYDANA GETIRDIGI IZLER HALA BUGUN YPILMIS GIBI DURUR,O IZLER O CAPAKLAR HALA TAPTAZE. TEKNOLOJIN NEYDI KARDESIM SENIN O ZAMAN. GAZ SALDIRISINA KARSIDA FILITRE CIHAZI TAKMIS.SUYU FILITRE EDECEK SISTEMIDE KURMUS.!!!!!BETONUNU BUGUN HANGI MERMI VEYA ROKET DELER BILEMIYORUM.HERHELDE AMERIKANIN SU ANDA KULLANDIGI BETON DELICI ROKETLERI DELER TABI ODA TAM DIK ACYLA GELIRSE.
Hayati ERGÜRBÜZ 08 Ekim 2008 08:58
Hürriyet Gazetesinden YILMAZ ÖZDİLİN yazısını siyasi bulmazsanız yorumunuza sunuyorum, içinde bizimle ilgili yetkililerin göremediği küçük de bir ayrıntı var...
Kararlılık mesajı çıktı ya daha ne istiyorsunuz?
Eğip bükmeden soralım...
* Son 5-6 yılda...
PKK lı mı tıktık içeri?
Subay-astsubay mı?
* Eli silahlı teröristlere habire af çıkarırken; İstiklal Madalyası sahibi Jandarma Genel Komutanı nı hapse atıp, beyin kanaması geçirene kadar içerde tutmadık mı?
PKK ya yataklık yaptığı için hapiste yatan kadını, çıkarıp, Meclis e sokarken, Cumhurbaşkanı nın masasına davet ederken; 1 inci Ordu Komutanı nı \"terör örgütü kurmak\"tan içeri tıkmadık mı?
Şehide \"kelle\" dediği için tazminat ödemeye mahkûm olan, \"Askerlik yan gelip yatma yeri değildir canım kardeşim\" diyen Başbakan a, \"Bravo, aynen devam\" deyip, yüzde 47 oy vermedik mi?
PKK, hastalanmaması için serçe parmağının tansiyonu bile ölçülen Abdullah Öcalan ın saçı kesildi diye, kalkışma provası yapıp, Diyarbakır ı yakıp yıktığında, polisin-askerin elini tutup, \"Cana geleceğine mala gelsin\" diyen Diyarbakır Valisi ne \"aferin\" deyip, Başbakanlık Müsteşarı yapmadık mı?
Kafamızda Amerikan çuvalıyla gezerken, koordinatör saçmalığı icat edip, \"Amerika bizi çok seviyor, istihbarat verecek\" demedik mi?
\"Amerika istedi diye harekâtı kısa kestik, içerde parça bıraktık, o kampları tutmamız gerekirdi\" dediği için, neredeyse \"vatan haini\" ilan edilen Deniz Baykal, o kamplardan gelen teröristler önceki gün Aktütün ü bastığında haklı çıkmadı mı?
Irak taki Hacivat \"Kedi bile vermem\" derken; yaralı PKK lıların tedavi edildiği Kuzey Irak taki hastaneyi bile kendi ellerimizle yapmadık mı?
Vatandaşa zam üstüne zam geçirirken, PKK yı koynunda besleyen Barzani ye, Talabani ye yarı fiyatına elektrik vermiyor muyuz?
İstanbul da, Ankara da, İzmir de kadınları çocukları havaya uçurduklarında; besleme medyadaki arkadaşlar utanmadan, \"Ne malum PKK nın yaptığı\" demedi mi?
Şehit çocukları çıplak ayakla gezerken, tabut başındaki karnı burnunda tazeler Allah ıyla baş başa kalmışken; fitreleri zekâtları Mehmetçik Vakfı yerine, Almanya da din-iman hortumcusu olduğu alenen tescillenen Deniz Feneri ne vermiyor muyuz?
Gariban ailelerin çocukları şakır şakır şehit düşerken, subay-astsubay çocukları oradan oraya tayin edilip, lise mezunu olana kadar 28 tane şehir değiştiriyor; yaşadıkları sarsıntı nedeniyle üniversite kazanamıyor ve onlara hiçbir ayrıcalık tanınmıyorken; \"Babamın parası var, benim de bokumda boncuk var, onun için yurtdışında okuyorum\" diyenler askerlikten yırtmıyor mu?
Bir zamanlar bu memlekette askerlik yapmayana kız bile verilmezken, \"Popomda sivilce çıktı, bak bu da raporu\" diyenler, askerlikten sıyırmıyor mu?
* Genelkurmay, 68 kere basılan 46 şehit verdiğimiz gecekondudan bozma dandik karakolu, parasızlık nedeniyle 100 metre ileriye taşıyamadığımızı açıklarken; Genelkurmay eski Başkanı na, korgeneral refakatinde askeri uçakla taşıyarak, 1 trilyon liralık zırhlı Audi almadık mı?
Yerim ben sizin o kararlılık diyen dillerinizi, yerim.
SELÇUK İÇER 08 Ekim 2008 01:56
BİZLER İÇİN ZOR GÜNLER. Değerli Meslektaşlarım gerek ülkemiz gerekse bizler zor günler geçiriyoruz Delege seçimlerindeki olumsuzluklar son olarak verilen şehitler bizleri fazlasıyla etkiledi zaman zaman aşırı hassasiyetlerimiz oldu birbirimizi yanlış değerlendirdik ortam gerildi. Bizler vatan ve milletimiz için çocuk denilecek yaşta silah ve bayrağımızın üzerine el basarak namus ve şerefimiz üzerine yemin ettik. Vatan bizim, Silahlı Kuvvetler bizim ocağımız. Kurumlar şahıslarla kaim değildir yanlış yapıldığında eleştirme hakkımız vardır nitekim bende bir yazımda soruşturma açılsın dedim bu sözüm kuruma güvensizlik değildir hata ve ihmal varsa gereği yapılmalıdır konu insansa daha derinlemesine araştırılmalıdır bu benim şahsi düşüncemdir. Karşı düşünceye de sonsuz saygım var. Şayet gereken yapılmazsa o kurum daha çok zarar görür. Bu konuda Sayın Mithat TÜRETKEN meslektaşımızın çağrısının yerini bulmasını Sayın Ersen GÜRPINAR büyüğümüzün de tavsiyelerine uyarak bu konuyu fazla uzatmamanın faydalı olacağı düşüncesindeyim. Bu zor günlerde sabırlı olmak gerekiyor diye düşünüyorum, Meslektaşlarımızın bu konulardaki yazıları da bilgi alışverişi oldu bizler için. Saygı ve Sevgilerimle....
Selçuk İÇER E.Kara Asb. 1976-26
Ersen Gürpınar 07 Ekim 2008 22:12
Saygıdeğer Arkadaşlarım M.Ayan ve Kılınç arkadaşlarımızın bahsettiği videonun linkini bende sizlere vermiştim ancak zaman,zaman bu videoya ulaşmak mümkün olmuyor Sitemizin teknik sorumlusu sevgili Semih KOÇ kardeşimiz bu videoyu sitemize taşımışlar Ana sayfadan ulaşıp izliyebilirsiniz. Şeytan ayrıntıda gizli diye bir söz var bu hainlerin psikolajik harp taktiklerinden biri olan bu videoyu lütfen izleyinin Halk üzerinde TSK yi yıpratma politilarına elimizden geldiği kadar mani olmaya çalışacağız Bu kurum bize haksızlık yapmış olsada bizim kurumumuz. Teşekkürler Sn.Semih Koç
MEHMET ALİ KILINÇ 07 Ekim 2008 20:52
Değerli Meslektaşlarım... Bu platformların topluma açık ve buralarda herkesin eşit oranda payı olduğunun farkındayım. Hiç bir zaman herkesin hakkının olduğu bir paltformda, birilerinin saygısızca kişisel propogandasını yaptığı ve müşteki olduğum duruma düşmek istemem. Ancak bu tür paylaşımlar için nisbeten biraz daha kapalı devre olan "Emekli Assubaylar Mynet Mesaj Grubu" öyle veya böyle kim vurduya gidip kapatıldığından doılayı aşağıdaki mesajımı burada paylaşmak zorunda kaldığım için özür dilerim. Her gün ağlayarak ülkemizin düşürüldüğü durumlar ve kaybolan fidanlar nedeniyle, her akşam mutlaka ağlayarak televizyon haberleri seyreder hale geldiğim şu günlerde, sitemize girdiğimde aslan81(m.ayan) ve Bayram Çakır gibi duyarlı meslektaşlarımın, uyarıcı mesajlarını bu platformlarda görünce içim birazcık rahatlıyor ve umutlanıyorum. Sizlerin en son vermiş olduğunuz aşağıdaki linkteki videoyu seyredince, kafamda oluşan bazı soruların cevabını sayenizde buldum. Ayrıca bu soruları soranın bir tek ben olmadığımı da sayenizde gördüm. Şahsım adına çok teşekkürler. Hain terörün nasıl müzmin ve başedilmez hale gelmesinde hainliğin, farkında olmadan gizliden gizliye nerelere kadar tırmanmış olabileceği sorularını sordurabilecek aşağıdaki linkteki Videonun herkesçe seyredilmesini isterdim. Saygılarımla..
HAVA KUVVETLERİ KARARGAHINDA HAREKETLİ SAATLER..!!Başkent Ankara'da yağışlı bir sonbahar gecesi resmi kurumlar ve evlerin ışıkları sönmüş sessizlik hakim saat:..20 Hava Kuvvetleri Karargahının ışıklar yanıyor,muhtemelen çok önemli şeyler cereyan ediyor zaten uçaklarımız IRAK'ın kuzeyini sürekli bombalıyor ortam herzamanki gibi gergin,koridorlarda koşuşmalar Komuta katında dosyalarla bekeyen üst rütbeli personel, gerginlik yüzlerinden okunuyor Kuvvet Harekat başkanı hızlı adımlarla Komutanın kapısının önüne geliyor kendisini takip eden emir subayından aldığı evrağa son kez göz attıktan sonra içeri giriyor.Komutan makamında oturuyor hızlı bir telefon trafiği var telefon görüşmesi neticelendiğinde komutan, tüm hazırlıklar tamammı?hiç bir aksaklık istemiyorum ilgili Komutanlıkları,askeri ve sivil yetkilileri uyarın saati bildireceğim emrini verir artık geriye dönüş yoktur.Emir subayı komutana son durum hakkında rapor verir Komutan bu işin uzun sürebileceğini şahsi malzemelerinin sayısının arttırılmasını emreder saatler artık gece yarısını geşmiştir Ankarada sis Ankara'da sesizlik Ankara'da yağmur.Komutan GATA'da böbrek rahatsızlığı nedeniyle yatan Genel Kurmay Başkanını arar kısa süren telefon konuşmasını müteakip sert ve kararlı bir şekilde kalkar.Zaten kararını vermiştir artık ne olursa olsun dönüş yoktur böyle bir günde gereğini yapmalıdır şahsen, zaten Gnl.Kur.Bşk.nı hastahanede Deniz Kuvvetleri Komutanı Kara Denizdeki Amerikan yardım gemileri ile uğraşıyor diğer Komutanlar malüm harekat var 2 nci Başkan hem karakollarla hemde parasızlıkla uğraşıyor diye düşünürken birden emrini verdi saat ..20 de uçak kalkacak tekrar hareketlilik başladı.KOMUTAN Karargahın kapısında göründüğünde uğurlayacak zevat kılık kıyafetine çeki düzen verdi artık ayrılık zamanıydı bazı personel akan gözyaşlarını saklamaya çalışsada komutanın gözünden kaçmadı ve Arkadaşlar niçin ağlıyorsunuz dediğinde biraz daha tecrübeli ve Komutana yakın bir Subay Asker ağlamaz komutanım yağmurdan yüzümüz ıslandı şeklinde cevap verdi.Uğurlama ya gelen Personelden bazıları ''Komutanım kendinize iyi bakın güç bir görev sizi bekliyor keşke size katılabilsek''dediler. Komutan ben hallederim dedi ve aracına hava alanına gitmek için bindi.Hava alanında uçak hazır Komutan uçağın kapısından son kez ANKARA'ya baktı içeriye girdi.Motorlar çalıştı uçak gerekli hız sonrasında havalanarak gözden kayboldu.Diğer hava alanlarıda teyakkuzda bekliyordu sabahın ilk ışıklarıyla uçak belirlenen hava alanına iniş yaptı komutan kendisine tahsis edilen makam arabasıyla alandan hareket etti eşyalarıda diğer arabaya yüklendi telaşın yerini sevinç almıştı.Araç Askeri bir tesisin önünde durdu karşılama heyeti sahte gülüşerle karşıladı komutan bu önemli görevi yerine getireceği konuta yerleşti,Kıyafetini değiştirdi ilgililere keşif yapacağını arazinin konumunun önemli olduğunu söyledi ve araziye hareket etti kısa süre sonra bahse konu yere gelindi.Arazi tahmininden değişikti işaret direkleri ve hedef isabet kaydedilecek nokta çok iyi hesap edilmeliydi diye düşündü bir takım hesaplar yaptı talimatlar verdi ve konuta döndü gecenin zor geçeceği belliydi,hazırlıklar gece boyu devam etti nihayet beklenen an gelmişti hafif bir kahvaltı sonrası hareket edildi ve önemli bölgeye gelindi.Komutan aracından indiğinde sportmen yapısı beyaz golf takımı elbiseleri ile Turnuvaya katılanların ilgisini çekmeyi başarmanın duygusu ile müsabaka mevkiine geldi üç günlük zorlu mücadele onu bekliyordu.Müsabakalar umduğundanda iyi geçiyordu heyecan sevinç sohbet yiyecekler,içecekler.Bir kaç gün sonrasında kara haber geldi KARAKOL BASKINI.!!TAMDA TURNUVA ZAMANINDA..Olacak işmiydi ANTALYA KARPUZ KALDIRAN'DA soğuk duş etkisi, herşey bir anda berbat oldu.Üstelik şehitlerden biriside Antalya'nın serik ilçesinden ertesi gün tören var.kOMUTAN EMİR VERDİ ANKARA'YA dönüyoruz...
Selçuk İÇER E.Bnd.Asb 1976-26
abdullah ektik 07 Ekim 2008 18:23
Degerli meslektaslarim,gun birbirimizi kinama zamani degil,gun haklarimizi almak icin,sehitlerimize karsi gorevimizi yapmak icin birlik ve beraberlik olma zamanidir.Boyle devam etmiyelim,subaylarin ekmegine yag surmus oluyoruz.Daha onceleri bu konulari defaten yazdim,nicin anlamak istemiyorsunuz,israr ediyorsunuz.Tekar ediyorum boyle devam edersek g..un g..un geri gitmeye devam ederiz.Ersen ve arkadaslari- na lutfen destek olunuz. Saygi ve sevgilerimle.
ARKADAŞLAR BU SAYFAYI AÇIN VE KANAL-1 HABER VİDEOSUNU İZLEYİN Bu haber hiç bir yerde yok diyor.+ orada sarızeybeğinde 3 videosu var onlarada bir gözatın dünkü mesajımda ne dediğim daha açık anlaşılır mesaj panosunda yayınlanırsa saygılar
Sn.Erdoğan
At Hasan'ın nam Hüseyin'in diye bir deyim vardır. Güneydoğudaki kahramanlarımızdan maalesef vefa duygusu esirgenmiştir.Ençok şehidi ve gaziyi bizler vermemize rağmen özlük haklarımızda olduğu gibi yok sayılmak istenmişiz. Bu konuları bu sitede tartıştık ayrıca sitemizde de bulunan Ersen Gürpınar'ın aşağıdaki linkten ulaşacağınız Milliyet Blogtaki KAN UYKUSU konulu yazısında bizlere yapılan vefasızlık dile getirilmiştir. Bizler kahraman olmak için değil bu ülkeye,bayrağına ve değerlerine saygı gereği terimizi,kanımızı ve canımızı feda ettik ve edeceğiz. Saygılarımızla
http://www.Blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=12960