EY DOST NEREYE
Sözde bizi emekli edecekti OYAK, 24 yıl boyunca ben ve benim gibi üyelerden para kesildi. Bu gün 95.000 Assubay, Gnr. Sb. As. Memur ve askeri sivil memur uzman toplam sayısı 205.000 civarındadır. Bu sayı aktif (çalışanlar) toplamıdır. Bu aktif toplam aynı zamanda OYAK’ ın aktif toplamına neredeyse eşdeğer bir rakamdır.
Edindiğim bilgilere göre:
OYAK’ın aktif üye sayısı: 195.788
OYAK’ın emekli üye sayısı: 34.977
OYAK’ ın üye tam sayısı:230.765
1 mart 1961 tarih ve 205 sayılı yasa ile kurulmuş OYAK, bugün 48 senedir aktif olarak faaliyet göstermektedir. Bugün; 230.765 üye ise;1961 yılından bugüne kadar, bu sayı 615.000 gibi bir rakama ulaşıyor. İşte bu üye sayısı, geçmişin rakamları,bugünün dev OYAK ve yan kuruluşlarını yarattığı ortaya çıkıyor.
OYAK, bana sadece 1994 yılının parası ile: 2.250.000 TL.birikmişimi verdi. Benim gibi; 384.000 üye ye aynı muameleler yapılarak kaderlerine terk edildi. 2.250 000 Türk Lirasına o günün behrinde ancak bir oda takımı dizilebiliyordu. Vermeden almak, bir ALLAH’ a, bir de OYAK’ a mahsus. Aldı – vermedi. Ne yaptı sonunda; bazı çıkar grupları, Belçika’lılara ve bir Ermeni kapitaliste sattılar. Bize yaratmadıkları gibi, Türk milletine de yaratmadılar. Keza, Finansbank’ın alıcısının Bizans Fener patriği olduğu gibi, OYAKBANK’ın alıcısının da, Amerika Ermeni Patrikhanesi olduğu meydana çıkar ise, hiç şaşmamak gerekir. 700.000 kişilik ordunun mensuplarının, emekli dul ve yetimlerinin alın teri ve kan bedeli olan OYAK; TSK düşmanlığı yapan illegal işbirlikçiler tarafından ezeli düşmanlarımıza, nüfus kütüğü bilgilerimizle birlikte satıldı.
2005’in 30 Kasım’ı ; Türkiye’de toprak satışı miktarı; Trakya yüz ölçümü kadardır. 2007 Ağustos’una gelinceye dek bir Trakya daha satılmıştır.
Hükümet, (bakanlıklar) toprak satışına gizli kolaylıklar sağlamışlardır. Toprak alana(6) ay ikamet izini, ardından da (5) yıl ikamet süresini uzatma sağlamışlardır. Uygulamada İçişleri Bakanlığının payı büyük olmuştur. Türkiye’den toprak alanlar, Grosvirna’yı oluşturmak isteyen Anadolu’nun çoğu vilayetini atalarının toprağı ve tapusu kabul eden dış Ermeniler, Bizans Devleti’ni Amerika’da kuran Bizans patrikhanesi,
Arz-ı Mevut İmparatorluğu’nu oluşturmak isteyen iç ve dış Siyonistler, keza Hatay’ın intikamı için Hafız Esat’cı Arap’lar,kısmen Alman’lar,burjuva Rus’lar,kısmen Türki devletler ve ezeli-ebedi kendine Türk’ü rakip ve düşman sayan İngiliz’lerdir.
KİT malları kalmadı,çoğu satıldı. Barajlar,fabrikalar,tesisler,deniz ve hava limanları,yollar, köprüler,airport ve deniz portland’lar,devlet ve özel bankalar,Tüpraş’lar,Petro-kimya’lar, Telekom,Tekeller-müskiratlar,Rafinaj’lar,oteller,endüstriyel merkezler ve kurumlar, madenler,petrol bölgeleri,kıyılar,ormanlar,sahiller,SEKA’lar,çimento fabrikaları,et kombinaları,üretme çiftlikleri,araziler,gemiler hatta; ATA’nın, SAVARONA’sı,yatlar,tarihi binalar,sit alanları,kamu binaları,vakıf arazileri ve daha aklıma gelmeyen Cumhuriyet varlıklarının çoğu vs.. (Ziraat ve Halk bankası’nda saklanan tüm verileri özel bir yazılımla ele geçiren yabancı gizli servisler {MOSSAD, CIA} ayrıca kamu bankalarına ait birçok bilgiyi de ele geçirdiler.)
Bir çınar vardı. Bu çınarı,muzır böcek sürüleri için-için yedi çürüttü ve sonunda çınarı devirdiler.. Bir “Bahtı Kara maderini”çıktı, bu çınar enkazından halk kültürü ile birlikte bir filiz yeşertti.. Bu filiz; (85) yıldır ayakta,ancak,gene muzır böcekler bu fidanın yapraklarını yiyerek bitirdiler. Sıra şimdi,dallara geldi.Dalların çoğunu kırptılar - kestiler. Kesemedikleri- kırpamadıkları üç dal kaldı.Cumhur dalı (onu da yakında kırpacaklar),yüksek mahkemeler dalı ve TSK dalı.Bu üç dal da kırpılıp kesilirse ağaç kuruyacak ve bir fiske ile devirecekler.
Dünün isyancıları bugün ATA’nın meclisinde ve oturduğu koltukta, konuştuğu kürsüdeler.Makam – mevkii işgaline,nüfus işgaline uğramış vatan.Bir zamanlar,bir Yugoslavya Devleti vardı.O devlet,şimdi nerede?AB ve ABD yıktı tabii ki..Aynı senaryo
pek yakında Türkiye Cumhuriyeti’ne de uygulanacak. Türkiye,yıkılmanın eşiğinde; Türk nüfusu azınlık durumuna düştü. Kimse farkında değil ya da umurunda olmuyor.
Sayın Umur Talu ne yapmış: Şırnak’da Yarbay’ın şehit olmasının ardından yazılmış bir Yarbay’ın“zırhlı araç,çelik yelek ve avadanlık yetersizlikleri ve çözümler”hususundaki mesajıyla,Sayın Talu’ya gelen Asssubay,Uzman Çavuş mesajlarından alıntılarla “sosyal güvenlik kurumu” OYAK ve Askeri Vakıf imkanlarının zırhlı araç, yelek,lojman için “Subay, Astsubay, Uzman Çvş. ve erlerin daha uzun ve daha iyi yaşatılması amacıyla kullanılması” temennisiyle “cenazelerine üst rütbelerin de gittiği Assubayların,özellikle de tamamen dışlanan uzman çavuşların,sağ iken de üst rütbeliler tarafından insan yerine konması ve aileleriyle en iyi koşullarda (ki) orduevlerine kabulü”
Genel Kurmay Askeri Ceza Kanunu 95/4 maddesindeki suçun işlendiği değerlendirmesini yapıyor.
Öldükleri gerçek şehitler her gün allı kırmızılı,dizi-dizi.Ama,duyan,gören,bilen, düşünen yok.Ateş düştüğü yeri yakıyor.Umursamaz olmuş,narkoz enjekte edilmiş bir toplum olmuşuz adeta
düşman uyanık) milletimin çöküşten haberi yok!.TSK sadece tabutlamayı – cenaze kaldırmayı,defnetmeyi harükülade ifa ediyor.“Kanı yerde kalmayacak!..”nutuku da atıyor ama, o kan yerden hiç kalkmıyor.Kanlar yeni kanlara gark oluyor.
Bir Assubay orduevine giremez,restaurantında yemek yiyemez.Bırakın Assubayı, muharip gazi Assubay,hatta;İstiklal savaşı gazisi olsa bile..
Ben Muharip Gaziyim,emekli Assubayım.Antalya Subay Gazinosu’nda yemek yeme mecburiyeti hasıl oldu.Yanımda olan sivil fahri üyeye ve subay kızı bir hanıma servis açıldı.
Ne yazık ki; Muharip Gazi olduğumu,kartımı göstererek bildirdiğim halde bana aynı masada servis açılmadı.Kaldı ki,gazinolardan sb.-asb ortak istifade edebilir ilkesinin var olduğunu biliyoruz.Gaziliğin hangi rütbe olduğunu ne subayı,ne assubayı,nede eri biliyor!.Rütbelerin en büyüğü olduğu öğretilmiyor mu acaba?Mustafa Kemal de,kendine en büyük rütbe olarak TBMM’nden verilen GAZİ’lik ünvanını kullanmadı mı?Biz Gaziler:Sadece
30 AĞUSTOS’ların ve Cumhuriyet Bayramlarının konu mankenleri yada göstermelik kuklaları mıyız? !!!
………………..
UMUR TALU,vicdanlı yüreğini ortaya sermiş, adına yakışır bir şekilde TSK ‘nin
yükünü omuzlarında ve sırtında taşıyan ama,ezilen iki sınıfın dert,elem,ihtiyaç,şikayet ve
sızlanışlarını dile getirmişlerdir.
TSK,kendi camiasıyla uğraşmayı bırakmalıdır.TSK, bu teennisiyle düşmanlarına fırsat vermiş olmaz mı?
TSK, kendi camiasıyla değil de yukarıda dikkat çektiğim konulara yönelmeli ve
yoğunlaşmalıdır.
Cumhuriyetin kanunlarının geçmediği,AB kanunlarıyla çökertilmek istenen
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtarılması için ”ne yapılmalı’’yı düşünmelidir.AB mahkemelerince özgür ve bağımsız bir devletin;- Hasan KUNDAKCI Paşa’sına dörtbuçuk
sene hapis cezası verilmesi ve yakalama emri çıkarılması- hususunu düşünmelidir.Kişi ve
kişilere değil,Türk Milleti’ne reva görülmesi hususunu düşünmelidir.Oportünist ve eyyamcı
anlayışta olanlara mahal vermeme,gaflette olanları uyandırma hususunu düşünmelidir.Bizler,Cumhuriyet ordusu’nun mihenk taşlarıyız.Kalemşörlerimizi de tanımalıyız.Onlara da sahip çıkmalıyız.
UMUR TALU, SAYGI ÖZTÜRK,İLKER SARIER,HALİT TUNÇ,NAİL GÜRELİ,
EMİN ÇÖLAŞAN,kanayan yaraya parmak basan gazetecilerimizden bazılarıdır bunlar.
Ama boş verelim bunları..
Bizim m.ali birand yan’ımız,abdurrahman dilipak’ımız,nazlı ılıcak’ımız,cengiz
çandar’ımız,ertuğrul özkök’ümüz,hasan cemal’imiz,fatih altaylı’mız,ahmet altan’ımız,mehmet altan’ımız ,neşe düzel’imiz ,hasan fehmi koru’muz,nuray mert’imiz,derya sazak’ımız,oral çalışlar’ımız,mehmet barlas’ımız vs var:Biz bunlara sahip çıksak yeter.Bunlar,TSK’yı da Türkiye Cumhuriyet’ini de iyi savunuyorlar,savunurlar da:Tabii ki ;ikinci cumhuriyeti..
‘GÖRMEDEN ÖLÜRSEM EĞER ÜMİDETTİĞİM FEYZİ ;
YAZILSIN SENGİ KABRİMDE :” VATAN MAHZUN, BEN MAHZUN!..,,’18.08.2007
YUSUF ÖZKARA
MUHARİP GAZİ
ANTALYA TEMAD BAŞKANI
Kişilerin siyasi tercihleri üzerine kimse ipotek koyamaz ancak bu tür yazılar siyasetle uğraşması yasak olan bir derneğin mesaj panosunda yer almamalı idi bu arkadaşımızın İl başkanı olarak bu açıklamayı yapması bunun Temad sitesinde yayınlası talihsizliktir, Fikir özgürlüğü adına yayınlandığı iddia ediliyorsa karşı fikir olan Sn.Kılıçın yazısının yayından kaldırılması da talihsizliktir.