SEVR ANLAŞMASI ve GÜNÜMÜZ TÜRKİYESİ
(Osmanlı İmparatorluğu'nun paylaşılmasını ön gören SEVR anlaşması hükümleri ile bu günkü Türkiye'nin durumu üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Yorum yazacaktım ama, herşey o kadar açık ve net ki, yorum yapmaya hiç gerek yok..İbret için lütfen okuyun ve görün..Aradan 87 yıl geçmiş ama Avrupalı emperyalistlerle, emperyalist Amerika'nın politikalarında bir değişim olmamış. Bu gün yine aynı talepler geçerli. En acı olanı ise, bu gün ne yazık ki 87 yıl öncekinden çok daha güçsüz konumdayız. Ülkeyi yönetenler ya durumun farkında değil, ya da işlerine geliyor.. Ve Milli Mücadele Ruhu ne yazık ki yok olmuş durumda.. !)
Ana hatları 24 Nisan 1920\'de San Remo Kanferansı\'nda kararlaştırılan Sevr Antlaşması, 11 Mayıs 1920\'de incelenmek üzere Osmanlı Hükümeti\'ne verilmişti.
Antlaşması\'nın kabulünü kolaylaştırmak ve Sevr hükümlerini uygulamak üzere, İtilaf Devletleri\'nin teşvik ve desteği ile Yunan ordusu da 23 Haziran 1920\'de Anadolu\'da ve Trakya\'da saldırıya geçti. Bursa\'nın, Balıkesir\'in, Uşak\'ın ve Nazilli\'nin ardarda işgali ile Sevr\'in uygulanmasını sağlamak ve Antlaşma maddelerinde herhangi bir değişikliğe meydan vermemek bu saldırıda esas amaç olmuştu.
Sultan Vahidettin\'in başkanlığında toplanan Şüra-yı Saltanat 22 Temmuz 1920\'de \"zayıf bir mevcudiyeti, mahva tercih edilmeğe değer\" görerek Antlaşma\'nın onanmasına karar vermiştir. Tevfik Paşa\'nın, Türk topraklarını parçalayan, milli şeref ve haysiyetle bağdaşmayan bu antlaşmayı imzalamaması üzerine Damat Ferit Paşa tarafından görevlendirilen Reşat Halis Bey, Hadi Paşa ve Rıza Tevfik (Bölükbaşı) Bey Sevr Antlaşması\'nı 10 Ağustos 1920\'de imzaladılar.
Sevr Antlaşması\'na göre, Osmanlı İmparatorluğu parçalanıyor, Türk Milleti de yasama hakkından yoksun bırakılıyordu.
Rumeli sınırımız aşağıda yukarı İstanbul vilayetinin sınır olarak tayin olunuyordu. Batı Anadolu ( İzmir ve havalisi) Yunanlıları verilecekti. Güney sınırı ise, Mardin, Urfa, Gaziantep, Amanos dağları ve Osmaniye\'nin kuzeyinden geçmekte ve bu sınırın güneyini Fransa\'ya bırakmakta idi. Doğuda Bayazıt, Van, Muş, Bitlis ve Erzincan\'ı içine alan bir Ermenistan, Irak ve Suriye arasında bir Kürdistan kurulacaktı. Bunun dışında, Türkiye\'ye bırakılan topraklar nüfus mıntıkalarına ayrılmakta; İtalyanlar Antalya ve Konya, Fransızlar Adana, Sivas ve Malatya bölgesi üzerinde, İngilizler de Irak\'ın kuzey kısmında nüfus bölgeleri tesis ediyorlardı.
İstanbul\'da ise hükümet ve padişah oturacak fakat, İstanbul milletlerarası bir şehir olacak, Boğazlar\'da ordusu, donanması, bütçesi ve organize kuruluşları ile bir komisyon bulunacaktı, Türklere bırakılan bölge, hakimiyet hakkı en ağır şekilde sınırlanmış, Ankara ve Kastamonu vilayetleri ve dolayları idi. Sevr\'e göre, memleket dahilinde bulunan azınlık, Türklerden daha fazla haklara sahip oluyor, vergi vermeyerek, askeri hizmet yapmayarak imtiyazlı (ayrıcalıklı) bir durumda bulunuyordu. Türk tabiyetinden çıkanlar birçok yükümlülüklerden kurtulduğu gibi, yeniden hiç kimse Türk tabiyetine de giremeyecekti.
Devletin askeri kuvveti, her bakımdan sınırlanarak azami miktar 50.700 kişi olacak; Tank, ağır top, uçak bulunmayacaktı. Askerlik de gönüllü olacak, donanma ise 7 gambot ve 6 torpidodan ibaret olup, donanmada denizaltı da bulunmayacaktı. Diğer taraftan mali ve iktisadi hükümler, Osmanlı Hükümeti ile Meclisin yetkilerini hiçe saydıracak şekilde sınırlayıcı ve külfet teşkil eder mahiyette olup, Osmanlı Devleti\'ni İtilaf Devletleri\'nin müşterek sömürgesi haline, getiriyordu. İngiliz, Fransız ve İtalyan devletlerinin temsilcilerinden kurulu Mali Komisyon, Osmanlı Devleti\'nin gelir ve giderlerini düzenlemekte ve devletin yetkilerini devletlik sıfatı ile bağdaştırılmayacak şekilde bağlamakta idi.
Sevr Antlaşması\'nın Osmanlı Hükümeti\'nce imzalanması, Anadolu\'daki milli mücadele azmini kuvvetlendirmiş, halkın İstanbul Hükümeti\'nden ümitlerini kesmesine neden olmuştur.
Büyük Millet Meclisi 19 Ağustos 1920 tarihli toplantısında, Sevr Antlaşması\'nı imzalayan ve bunu onaylayan Şüra-yı Saltanat\'ta bulunanların vatan hiyanetiyle itham olunarak vatansız sayılmaları kararını aldı. Aynı zamanda Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşma ile kendini hiç bir surette bağlı görmediğini de ilan etti.
1. Sınırlar (madde 27-36): Edirne ve Kırklareli dahil olmak üzere Trakya\'nın büyük bölümü Yunanistan\'a, Ceyhan-Antep-Urfa-Mardin-Cizre kent merkezleri Suriye\'ye bırakılacak, İstanbul Osmanlı Devleti\'nin başkenti olarak kalacak;
2. Boğazlar (madde 37-61): İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak; Boğazlarda deniz trafiği on ülkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek; komisyon gerekli gördüğü zaman Müttefik Devletlerin donanmalarını yardıma çağırabilecek;
3. Kürdistan (madde 62-64): İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat\'ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti\'ne bağımsızlık için başvurabilecek;
4. İzmir (madde 65-83): Yaklaşık olarak bugünkü İzmir ili ile sınırlı alanda Osmanlı devleti egemenlik haklarının kullanımını beş yıl süre ile Yunanistan\'a bırakacak; bu sürenin sonunda bölgenin Türkiye veya Yunanistan\'a katılması için plebisit yapılacak;
5. Ermenistan (madde 88-93): Türkiye Ermenistan Cumhuriyetini tanıyacak; Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek (Başkan Wilson 22 Kasım 1920\'de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan\'a verdi.)
6. Arap ülkeleri ve Adalar (madde 94-122): Türkiye savaşta veya daha önce kaybettiği Arap ülkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecek;
7. Vatandaşlık ve Nüfus Konuları (madde 123-139)
8. Azınlık Hakları (madde 140-151): Türkiye din ve dil ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarına eşit haklar verecek, tehcir edilen gayrımüslimlerin malları iade edilecek, azınlıklar her seviyede okullar ve dini kurumlar kurmakta serbest olacak, Türkiye\'nin bu konulardaki uygulamaları gerekirse Müttefik Devletler tarafından denetlenecek;
9. Askeri Konular (madde 152-207): Türkiye\'nin askeri kuvveti, 15.000\'i jandarma olmak üzere 50.000 personelle sınırlı olacak, Türk donanması tasfiye edilecek, Marmara Bölgesinde askeri tesis bulunduramayacak, askerlik gönüllü ve paralı olacak, azınlıklar orduya katılabilecek, ordu ve jandarma Müttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecek;
10. Savaş Tutsakları ve Mezarlar (madde 208-225)
11. Savaş Suçları (madde 226-230): Savaş döneminde katliam ve tehcir suçları işlemekle suçlananlar yargılanacak;
12. Borçlar ve Savaş Tazminatı (madde 231-260): Türkiye\'nin mali durumundan ötürü savaş tazminatı istenmeyecek, Türkiye\'nin Almanya ve müttefiklerine olan borçları silinecek; ancak Türk maliyesi müttefiklerarası mali komisyonun denetimine alınacak;
13. Kapitülasyonlar (madde 260-26
: Türkiye\'nin 1914\'te tek taraflı olarak feshettiği kapitülasyonlar müttefik devletler vatandaşları lehine yeniden kurulacak;
14. Ticaret ve Özel Hukuk (269-414): Türk hukuku ve idari düzeni hemen her alanda Müttefikler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Müttefik devletler arasında yapılan işbölümü çerçevesinde yönetilecek; iş ve işçi hakları düzenlenecek; eski eserler kanunu çıkarılacak vb.
Padişahın şahsında sembolik bir egemenlik korunsa da, uygulamada Türkiye İtilaf devletlerinin ortaklaşa yöneteceği bir koloni durumuna indirilmiştir. Burada dikkati çeken, müttefik devletler arasında gözetilen dengelerdir. Bir dizi tedbirle, taraflardan herhangi birinin Türkiye üzerinde tek yanlı egemenlik kurmasının önüne geçilmiştir.
Türkiye\'nin Bulgaristan\'la teması koparılmıştır. Yunanistan\'la Türkiye arasında Oniki Adalar\'da bir İtalyan tamponu sokulmuştur. Suriye, Türkiye aleyhine güçlendirilmiştir. Ermenistan\'ın Bolşevik Rusya\'ya katılması halinde, Kürdistan koridoru, Rusya ile Ortadoğu arasında bir tampon olacaktır
Bu yazı cevap olarak kabul edilmiş ve yayınlanmıştır bu konuda bundan sonra gelecek ve tartışma yaratmaya yönelik yazılar yayına verilmeyecektir.