Sitemiz 3 ncü yılını yaşıyor.
Nasıl?
Kimler var bu işin içinde, nasıl yürüyor, nasıl yürütülüyor?
Toplum bizi tanıyor, köşemizde ahkâm kesiyoruz, kendimizce bir şeyler yapmaya
çalışıyoruz. Ama bu sitenin ayakta durmasını sağlayan arkadaşlarımız var. Onlar
görünmez, sessizce işlerini yaparlar ve hep “mutfakta” dırlar.
Bunlardan birisi var ki, şahsen tanımasam da, çok değer verdiğim, emeğine saygı
duyduğum, bu site için çok önemli bir arkadaşım. Site sorunsuz yayına devam
ederken onu hatırlamayız, fark etmeyiz. Ne zamanki site kararır, ya da siteye
giremeyiz, o zaman hatırlarız, ararız, “imdat !” deriz.
Semih KOÇ !
Sevgili kardeşim Semih KOÇ’u tanımak, onunla yüz yüze konuşmak, sizlere tanıtmak
isterdim. Bunu yapmak benim için bir vefa borcuydu. Ama yoğun işlerim nedeniyle
maalesef bunu yapamadım.
Öyleyse en azından uzaktan uzağa yapmalıydım.
Sevgili Kardeşim Semih KOÇ’a önce aşağıdaki iletiyi gönderdim.
Sevgili Kardeşim Semih,
Biraz iş yoğunluğundan, (bir firmada yöneticilik yapıyorum) biraz da koyu
tembellikten zaman ayırıp ta arkadaşlarımızla görüşmeyi, dertleşmeyi, paylaşmayı
beceremiyoruz. Bu benim ciddi eksikliğim, ama ne yapalım ki "insan eksiği ile
tamamdır" derler.
Nasılsınız?
Umarım iyisinizdir?
Sağlığınızla ilgili sorunların biraz daha iyi olduğuna inanmak istiyor ve öyle
umuyorum.
Öncelikle yeni yılınızı yürekten kutluyorum.
Ve tüm kalbimle milyonlarca teşekkür ediyorum, onca sağlık sorununa rağmen
siteyi ayakta tutuyor, emek veriyorsunuz.
Sevgili kardeşim,
Eğer siz de uygun görürseniz sizi EKŞİ KÖŞE'ye misafir ermek istiyorum. Yüz yüze
bir röportaj yapmak isterdim ama, bu ne yazık ki mümkün olmadı, bu uzun zamandır
düşündüğüm bir şeydi. Baktım olmayacak, bari "uzaktan kumandalı" yapayım dedim.
İstiyorum ki, bu işin mutfağında ciddi emek veren bir arkadaşımızı toplum
tanısın.
Ve sorularımı gönderdim, Sevgili kardeşim SEMİH KOÇ sorularımı cevaplamış.
Yazının devamında sorularımı ve cevapları bulacaksınız.
Yazının sonunda da kısa bir yorumum olacak.
Ve işte sevgili kardeşim Semih KOÇ…
SORU 1: Sayın KOÇ, emekli assubaylar org
sitesinin teknik alt yapısını siz yürütüyorsunuz. Çok emeğiniz var. İstedim ki
bu siteyi okuyan arkadaşlar sizi tanısın. Türk insanının adeti olduğu üzere,
hani bilirsiniz, sohbeti başlatmak için genellikle sorarız; memleket nere?
nerelisiniz, aileniz ne iş yapar? Kaç kardeşsiniz? Bize anlatır mısınız?
Çocukluğunuzda karga kovaladınız mı?
- :) Karga kovalamadım abi.Ama her Türk çocuğu gibi bunun hayalini
yaşadım.Bir tavuğa "kış" derken bile,"Acaba O'na benzedim mi?" diye aklımdan
geçmedi değil hani ! Bu olay sanki,aynı ulu önder Atatürk gibi,ileride büyük
işler başarmanın işareti olarak kafamıza kazınmış işte....
Gömeç'liyim.Gömeç;kuzey Ege'de,Edremit Körfezi'nde,Balıkesir iline bağlı,Ayvalık
yakınlarında küçük bir ilçe.1965 doğumluyum ve 2 erkek kardeşin büyük
olanıyım.Babam terziydi.Şu an ise Bağkur emeklisi.Annem ise evhanımı.-Ellerinizden
öper-20 yaşında bir kızım var.Sofya da psikoloji okuyor.2003 yılında eşimden
ayrılmıştım.Şu an anne-baba ve (tatillerde) kızımla birlikte yaşıyorum.Kısaca
durumum bu abi....
SORU 2: Tahsil döneminiz nerelerde geçti?
- Valla abi,şimdiki çocukları görünce bizimkine tahsil derken acaba biraz
iddaalımı oluyoruz diyorum?Çünkü,bizlerin aldığı eğitim,şimdilerde devletin her
Türk çocuğuna verdiği zorunlu ilköğretim seviyesine inmiş.Bizler,dershane
kavramını hiç bilmiyoruz mesela.Ve yine gerçek kesintisiz eğitim alan nesilleriz
aslında.Hiç ara vermeden ilk-orta-lise ve meslek olabildi bizlerde.
Yinede olan şeyi söyleyecek olursam eğer,İlkokul ve ortaokulu burada yani
Gömeç'te okudum.Buradan da Dz.Asb.Hazırlama okulu için Beylerbeyi ne gittim.Sene
79 du.1982 de hazırlama okulunu,1983 de de Derince-Makine Sınıf Okullarını
bitirerek Çark Asb. olarak mezun oldum.
SORU 3: Bilirsiniz, hepimizin assubay oluşunun
bir hikayesi vardır. Sizin hikayeniz?
-Hatırlıyorum,gemideyken bir kaç subay tanımıştım,aileleri varlıklıydı ve
"prestijli" meslek diye çocuklarını subay yapmışlardı.Ama aynı şeyi hiç bir
assubay arkadaşımda tanık olmadım.Veya en azından yakın çevremde yoktu.Yani bu
yönüyle hepimizin hikayesi birbiriyle örtüşür aslında.Çocuklarının gelecek
kaygısını taşıyan,bir an önce "eline ekmeğini almasını" isteyen ailelerin
çocuklarıyız.13-14 yaşlarında bu tür tercihleri bize bırakmayacaklarına göre
ailelerimiz,Onlar içinde aynı şey söz konusu olsa gerek.Yalnız bu olayla ilgili
bir iki küçük anım var,onu aktarmak isterim;
Okulda sınav müracaat formu kalmamış,müdür de bir mektup hazırlamış Dz. Asb.Okulu'ndan
form isteyecek.Sınava girecek 7-8 çocuğuz.Çağırdı bizi,"şu mektubu postanaye
yatırın"dedi.Postaneye vardık.Postane memuru baktı zarfa;
-Ne o,Assubay mı olacaksınız? dedi.
Bizde,evet deyince,"Hadiyin oğlum,gidin çöpçü olun daha iyi"dedi.
Assubaylık hakkında duyduğum ilk düşünceydi ve kötüydü bu.Herhalde çok kötü bir
şey bu diye içimden geçirmiştim.Ama genede,her şey bitip okul için otobuse
bindiğimde için için seviniyordum.Aklımda ne askerlik ne subaylık-assubaylık."Oh
be dükkan bitti" diyordum.İlkokul-ortaokul döneminde okul çıkışı babama yardım
için genelde dükkandaydım.Ve sanırım bu beni sıkmıştı o yıllarda.
Soru 4: Nerelerde görev yaptınız?
-Malum sebeb yüzünden Donanmada fazla kalamadım abi.5 yıl TCG.ADATEPE ve gene 5
yıl TCG.YÜCETEPE'de görev yaptım.Her ikiside tepe sınıfı ve her ikiside şu an
hurda da...
Soru 5: Klasik soru mu da sorayım, meslek
hayatınızın sizce en ilginç anısı nedir?
-Bu soruya bir çırpıda yanıt vermek zor.Bunca yaşanılmışlığın içinden seçici
olmak yani.Ama hangi şartlarda görev yaptığımıza örnek olması açısından ve gene
o günleri hiç unutamıyacağım için;
Çocuklarım yeni olmuştu.İkizdiydiler.Bir Nato tatbikatı için İtalya'ya
gitmiştik.Ve şu an yaşamda olmayan çocuğumun ameliyattan çıktığını öğrenmiştim
telefondan Liverno'da.Şimdilerde gemilerde iletişim nasıldır bilmiyorum.Ama o
yıllarda hiç yoktu.Demir aldık Livarno'dan.22 gün sonra İzmirdeydik.Ve ben o
süre zarfından denizin ortasında kafayı yiyecek gibiydim.Çok zor günlerdi abi
kısaca,unutulması ise imkansız....
Soru 6: Başka anlatmak istediğiniz bir anınız?
-Aslında hem var hem de yok.Anı şüphesiz çok.Ama çok çok özel şeyler olduğunu
sanmıyorum.Eminim onlara benzer şeyleri hepimiz yaşadık-yaşıyoruz.Bunun için
daha fazla şey demek istemiyorum bu konuda.....
Soru 7: Ne zaman emekli oldunuz, nasıl?
-11 Eylül zedeyim bende :).11 Eylül 1993 te geçirdiğim kaza sonucu parapleji
oldum.Bu hastalığın Türkçe'si -omirilik travması sonucu felç- oluyor.Yaklaşık 1
yıllık ameliyatlar zinciri ve rehabilitasyon ertesi,bir-iki hava değişimi raporu
ve 1996 yılında emeklilik....
Soru 8: Sağlık sorununuz olduğunu biliyoruz. Bu
konuda neler söylemek istersiniz?
-28 yaşımdan bu yana yaşamımı tekerlekli sandelyede devam ettiriyorum.Bu durumu
15 yıldır yaşıyorum abi ve bu benim temel gerçekliğim bu süredir.Bu sorunun şu
an için çözümü yok ve böyle yaşamak zorundayım zaten.Aslına bakarsanız çokta
şikayetim yok.Belki de bu kendiyle -aşırı- barışıklık durumu bir
sorundur.Bilemiyorum bunu.Bu yüzden,ben sağlık sorunu denince,bu durumumu değil
de bu durumdan kaynaklanan sorunlar olarak algılıyorum.Biliyorsunuz en son
geçtiğimiz kış-yaz sürecinde "sürekli oturmaktan" kalçamda "dekubit" oluşmuş ve
bunun için üç kez opere olmuştum ki artık karıştırır oldum,bunlarla toplamı
onbir operasyon oldu.Bunun haricinde de şükür fazla sorun
yaşamadım-yaşamıyorum...
Soru 9: Son durumunuz nedir?
-Bu son operasyonlar zinciri sürecinde sigarayı bıraktım.Ve şu yaşıma kadar
almadığım kiloyu aldım.Abi valla abartmadan söylüyorum,şu an sanki daha
sağlıksızım :).Kilo sigaradan beter sanırım.Bazen soluduğumu hissediyorum ki
bunu sigara içerken hiç yaşamazdım sanki.Gene de bu söylemlerim sigarayı
bırakmak isteyenlerde menfi şey uyandırmasın ve tüm içenler kurtulabilsin bu
bağımlılıktan.Bunun haricindeyse ,şeytan kulağına kurşun :)....
Soru 10: Gelelim şu bizim site olayına... Çok ciddi
emek verdiğinizi biliyoruz, müteşekkiriz, bize site ile ilgili bir gününüzü
anlatırmısınız?
-Abi aslında,sitenin işleyişinde çok büyük bir aksaklık yoksa benim müdahalemde
az oluyor.Buna rağmen,eğer interneti engelleyecek bir gün geçirmiyorsam eğer,o
gün içersinde en-az 4-5 kez siteye uğrar aksayan bir şey varmı kontrol
ederim.Biliyorsunuz site içeriği benim dışımda.Yani hangi yazıların-yorumların
yayına verileceği site yöneticisi abilerimin kontrolunde.Bazen o yazılarla
ilgili teknik hatalar olur ve benden yardım isterler.Bende elden geldiğince
tekrar düzenlerim onları.Ara ara düzenlediğimiz kampanyaları uygulamaya sokma ve
kontrolu gene benim ilgilendiğim şeyler arasında.Birde sitede sorun yaşayanları
(şifre unutanlar-giriş yapamayanlar vs.) yanıtlamaya çalışırım.Kısaca abi,ben
sitedeyken hep acaba aksayan bir şey varmının peşindeyim demek en doğrusu
sanırım.
Soru 11: Kısaca neler yapıyorsunuz?
-Kısaca hiç bir şey :) .Günler ağırlıklı olarak web ile geçiyor diyebilirim...
Soru 12: Değişik talepler geldiğini biliyoruz site
ile ilgili, size ilginç gelen taleplerden söz eder misiniz?
-Beni çok şaşırtan veya ilginç olarak nitelendirebileceğim şeyler yaşamadım
sayılır abi.Veya olduysa bile bir ara,şu an hatırlamıyorum.
Soru 13: Bu konudaki en önemli zorluklarınız
nelerdir?
-Abi biliyorsunuz sitenin öncesi,Sayın Hakan HEZER'in mynet te kurduğu
siteydi.Halil (ERGENLİ) bana o siteyi başka bir yere taşıyıp,daha işler bir hale
getirmemizi dediğinde bu durumu öngöremedik.Bence,gerçekten önemli bir açık
varmış bu konuda ve sitemiz bu açığı doldurdu bu süre içersinde.Ama bizden de
çıktı sanki artık site.Var olanın nöbetçisi haline geldik sanki artık.Bu yönüyle
belki de yaşadığım en büyük zorluklardan biri bu.Sizler belki hatırlarsınız,geçtiğimiz
yıl sitemizi bir başka yere taşıyarak tekrar kurmaya başlamıştım.İçime sinmeyen
ve şu haliyle tekrar düzenlenmesinin oldukça güç olduğu yönleri var çünkü.En
azından üyeler ve bazı verileri kurtararak sıfırdan kurmak en iyisi diye
düşünüyordum ki hala bu düşüncedeyim.Ama bir baktımki ben verileri taşıyıp
siteyi oluşturduğumda veriler güncelliğini yitirmiş.Sonuçta o projem atıl olarak
kaldı.Ve uzunca bir süredir yaşadığımız"böyle gitsin"durumuna düştüm gene.Başka
söyleyebileceğim sorun ise,bazen bazı işlemler olur basit ama çok.Ve bunlarla
mutlaka benim ilgilenmem gerek.Can sıkmasına rağmen :),zamana yayarak yapmaya
çalışırım işte.Başka da çözümü olmaz bunun maalesef....
Soru 14: Bu sitede yoğun emek harcıyorsunuz.
karşılıksız emek harcıyorsunuz, biliyoruz. Bunun dışında profesyonel anlamda,
web sayfası yapımı gibi, ticari faaliyetleriniz var mı? Varsa, bu konuda
ihtiyacı olan arkadaşlar sizinle çalışmak isterlerse yaklaşımınız ne olur?
-Evet var abi.Şu an yayında olan 25-30 civarı site var sanırım benim elimden
çıkma.Bunların büyük çoğunluğunu amatörce,az olarakta ticari amaçlı
yaptım.Bunlar benim hobim diyebilirim.Yaşadığım durumda yapabileceğim ender
işlerden biri bu website işleri ve bende zevk alarak yapıyorum zaten
bunları.Yaklaşımımı sordunuz;olumlu olur.Elimden gelen bir şeyse
sakınmam,bilenler bilir bunu abi.Ayrıca,-karşılıksız emek-sözünüze
katılamıyacağım maalesef.Bu son ameliyatlarım safhasında,yüzünü bile görmediğim
ve gene yüzümü bile görmeyen kişilerden öylesine hoş mesajlar
aldım,aradılar-sordular ki,daha iyi bir karşılık olurmu sizce?
Soru 15: Semih KOÇ bir gününü nasıl geçirir?
-1998 de evden çıkayım,sosyalleşeyim diye Ayvalık Devlet Hastane'nde çalışmaya
başladım.Gene bilgisayar başında hasta kayıt elemanı olarak.Oyalanayım diye
başladığım işte 2006 ya kadar 8 yıl çalışmışım.Sitemizin kuruluş günlerine denk
gelen günlerde,yeni sosyal güvenlik yasasını bahane ederek işten ayrıldım.İşi
bıraktığımda diyordum ki;"Ne güzel artık hep balığa giderim,gezerim-tozarım
vs.".Ama abi gel görki,o kadar az yapar hale geldim ki sanki çalışırken daha
sıklıkta yapıyordum bunları.Sanırım bir şeyler yapmak için dar vakit yaşamanız
lazım.Eğer bir şeyi her zaman yapabilir durumdaysanız,hiç yapmaz hale
geliyorsunuz sanki.Kendimi dinletebilecek kadar bağlama,gene kulakları
tırmalamayacak kadar da ud çalıyorum sayılır.Ama onları bile elime almayalı epey
oldu.Varsa yoksa bilgisayar işte ve günler de akıp gidiyor böyle farkına
varmadan.
Soru 16: Çok özlediğiniz, keşke dediğiniz bir şey
var mı?
-Olmaz mı abi?Olur tabi ! Hele ki benim pozisyonumda.Dostluklarımız
var,yaşanmışlıklar ve yaptıklarımız var.Bizlerin albumleri siyah-beyaz
fotoğraflarla dolu.Ama ne kadar özlesekte takılıp kalmıyoruz işte
özlemlerimize.Kısaca takıntı seviyesinde olmayan bir çok özlemim var tabi herkes
gibi abi ama örneklemiyeyim isterseniz!
Soru 17: Toplumumuzun geleceğine nasıl
bakıyorsunuz?
-Ben sanırım "bardak yarısına kadar dolu" diyenlerdenim.Farkındamısınız
bilmiyorum,ülkemizde çıta sürekli yükseliyor bu ekonomik krizler ve işsizlik
yüzünden.657 ye tabi kişiler bulundukları dönemin en zekileri haline gelmeye ve
aralarındaki farklarda oldukça azalmaya başladı.Yani bizlere göre çok daha zeki
ve akranları arasından sıyrılmış bir nesil geliyor arkamızdan.Böyle kişilerden
oluşmuş bir toplumunda bizlerden daha iyi bir konumda olacağını sanıyorum.Veya
umuyorum diyebilirim.Ayrıca,gerçek güç haklılığınızda ve bunun farkında
olmanızdadır abi.
Soru 18: İlave etmek istediğiniz başka bir husus
var mı?
-Bu teşekkürü en başta edebilirdim abi.Sona bıraktım,temennim ile bitirmek
için.Sizden köşenize davet aldığımda inanın çok ikilem içersinde kaldım.Acaba
bunu hak ediyormuyum diye.Kendimce,az-çok elimden gelen bir şeyi yapıyorum ve
bunun üstünde durulması gerekmezdi çünkü.Ayrıca,gerçekten bir ekip işi bu.Ben
daha çok teknik yönüyle meşgulum.Cengiz (AVCI) bey,ekonomik yönünü şu ana dek
hissettirmedi bile bize sağolsun.Sonra,yöneticilerimizi düşünün.En az benim
kadar ve belkide benden çok zamanlarını bu işe ayırdılar- ayırıyorlar.Ve gene
üyelerimizi-ziyaretçilerimizi düşünün.Onlar olmasa site neden olacak?Kim,neden
uğraşacak?Ama sonra düşündüm,"Neden olmasın?"diye.Sitemizde ara ara böyle insan
öyküleri hoş olabilirdi.Sonuçta hepimiz bulunduğumuz toplumun bir
rengiyiz.Benim,bunun başlangıcı olmam dileğiyle noktalıyorum sözlerimi abi.Sağolun,varolun
bu onurlandırmanız için.Dilerim bunu hak ediyorumdur....
H.Savcı : Çok teşekkür ederim bu röportaj için. Siz, sitenin kalbi
olmanıza rağmen, insanlar hep bizi görür, aynen yüzdeki sivilceler gibi. Asıl
emek sahibi görünmez. Ve insan kalbinin varlığını, kalbi teklemeye başladığında
fark eder. Düzgün çalıştığında farkında bile olmaz. Sizi toplum tanısın istedim.
Tekrar ve tekrar teşekkürler. Toplum adına gözlerinizden öperim.
Röportajın başında kısa bir yorumum olacak demiştim;
Semih Tekerlekli sandalyeye mahkûm bir arkadaşımız. Bakın bu toplum için nelere
yapıyor?
Bazen “özürlü” deriz, bazen “engelli”
Yeniden düşünelim isterseniz “engelli” kim? Özürlü kim?
Ve asıl özür galiba yürekte, insanların yüreğinde…
Resepsiyondan haberler verenleri, kendine, mesleğine, emeğine, onuruna saygısı
olmayanları bir kere daha düşünmeye davet ediyorum. Sevgili Semih KOÇ’a bakıp
utanarak.
|