SÖMÜRGELEŞTİREMEDİKLERİMİZDEN MİSİNİZ? |
Yazar MEHMET ALİ KILINÇ | |||||
Cuma, 04 Ocak 2008 | |||||
SÖMÜRGELEŞTİREBİLDİKLERİMİZDEN MİSİNİZ?
Amacım coğrafya dersi vererek sizleri sıkmak değil. Sunucu programda görüntüler eşliğinde Papua Yeni Gine’yi anlatıyor. İşte sunucunun ağzından dökülen bazı cümleler. “Papua Yeni Gine, Avusturalya’nın kuzeydoğusunda adalar üzerinde kurulmuş bir ülkedir. Bağımsızlığını 1975 yılında kazanmıştır. Üzerinde başkentinin de yer aldığı en büyük adanın yarısı komşusu Endenozya’ya ait olması nedeniyle Papu Yeni Gine’ye karadan sınır komşusu olan tek ülke Endenozyadır. İdare şekli meşruti monarşidir. Devlet başkanı İngiliz Kraliçesidir. Ülkenin başkenti bir liman şehri olan Port Moresby’dir. Bu topraklar sırayla tarihte, Portekiz, Hollanda, İngiltere Almanya ve Avustralya’nın sömürgesi olmuştur. Şehrin tepelerini çok uzun görkemli direklere asılı, yarısında ülkenin simgesi cennet kuşu figürü ve diğer yarısında şimdiye kadar kendilerini sömüren ülkelerin sayısını simgeleyen beş yıldızın yer aldığı, ülkenin bayrağı olan dev bayraklar süslüyor. Ülkenin çok zengin altın, gümüş, bakır, petrol madenleri ve doğalgaz yatakları var, Ülke yüzeyinin %92 si ormanlarla kaplı. Papua Yeni Gine her ne kadar bağımsız bir ülke olsa da, kendine 1975 yılında bağımsızlığını veren Avustralya dışındaki ülkelerle pek ilişkisi yok. Hatta karadan tek sınırının bulunduğu ülke olan Endenozya ile bile. Daha doğrusu 1975 yılına kadar sömürgesi olduğu Avustralya başka ülkeler ile doğrudan ilişki kurmasını engelliyor, müsaade etmiyor. Toplam yüzölçümü, Türkiye’nin yarısından biraz fazla. Nüfus 6 milyon. Ülkede 800 civarında dil konuşuluyor. Ülkede yüzlerce kabile var. Tarihte sömürgeci ülkelerin öyle işine gelmiş olacak ki kabile kimliği milli kimliğin çok çok önünde. Bu topraklar üzerinde, ikinci dünya savaşında Japonlar bir taraf, Amerika ve Avustralya birlikte karşı taraf olarak savaşmışlar. Çok ilginç ama toprakların sahibi yerli halk savaş halinde bulunan her iki tarafın yanında işçi olarak çalışmışlar. Yani yurttaşlarının milli kimlik diye bir kaygıları yok. Yerli halk çok yoksul. Okyanus üzerine yaptıkları derme çatma evlerinde sefalet içinde yaşıyorlar ve geçimlerini denizden sağlamaya çalışıyorlar. Kadın başına çocuk oranı 5,5 çocuk. Sıtma ve aids hastalıkları yererli halkın en büyük sıkıntılarını teşkil ediyor. Yerli halkın yapmadan duramadığı, her adım başında sokakta satılan, ağızda çiğnendiği zaman kıpkırmızı kan gibi bir görüntü alan, yeşil ceviz görünümündeki tropik meyveyi satın alıp ağızda çiğnedikte sonra kırmızı tükürüğü sokağa tükürmek.Altın, gümüş, petrol gibi ülke zenginliklerinin % 80 mülkiyeti yabancı şirketlere ait. Ülkede % 20 gibi bir beyaz insan nüfusu da var, ancak kendileri için güvenlikli olmadığı için beyaz insanlar pek sokaklarda gezemiyorlar. Öyle yaşmaya alışmışlar. Ülkenin başkenti bir liman şehri. Görüntülerden izlendiğine göre, şehirde içinde beyaz adamın yaşadığı bir hayli gökdelen şeklinde binalar, üzerinde beyaz adama ait son model arabaların trafiğe çıktığı güzel caddeler, zenginliklerin dışarıya aktarıldığı havaalanı ve liman fazlasıyla var, ama ülke içinde bir kilometre bile demiryolu yok. Kırsaldan başkente insanlar yalın ayak yürüyerek geliyorlar." Bu ülkeyi anlatırken söylenen son iki cümle; "bu kadar zengin altın gümüş, petrol ve doğalgaz yataklarına rağmen Papua Yeni Gine dış yardım olmadan ayakta duramıyor. Ülkenin zengin doğal kaynaklarının olması o ülkede yaşayan insanların refah içinde olacağı anlamına gelmiyor"
Sadece kayýtlý kullanýcýlar yorum yazabilir! Powered by !JoomlaComment 3.12 Copyright (C) 2007 Alain Georgette / Copyright (C) 2006 Frantisek Hliva. All rights reserved. |
|||||
Son Güncelleme ( Salı, 22 Nisan 2008 ) |
< Önceki | Sonraki > |
---|